Din Sosyolojisi Profesörü Dr. Zekeriya Beyaz ile Çok Tartışılan Bir konuyu Konuştuk: İ slamiyet ve Türklük
Dr. Metin Eriş Bey’in Başkanı olduğu KÜLTÜR KONSEYİ’nin tertip ettiği Mehmet TURGUT’u Anma Toplantısında Yaptığım Konuşma: (26 Eylül 2019 Perşembe, İstanbul Ticaret Odası Merkez Binası)
15 Kasım 2019 Cuma günü adanın kuzeyinde bulunan KKTC Devletinin 36’ncı kuruluş yıl dönümü kutlandığı sırada, Güney Rum kesiminde yapılan protesto gösterilerinde; aşırı milliyetçi Rum Vandallar KKTC’nin simgesi bayrağımızı yaktılar. (Altın Şafak Partisinin uzantısı Elam taraftarları) Aslında bu ilk kez yaşanan bir şey değildi! Ama 25 Kasım 2019 da Berlin’de yapılacak taraflar arası görüşme öncesinde Rum tarafının siyasi kanadında etkili olan bir siyasi partinin taraftarlarının hangi zihniyet içerisinde olduğunu da gösteren çarpıcı bir göstergeydi.
Gelişmesini ve kalkınmasını tam sağlayamamış ülkelerde işlerin günü birlik plan ve programlarla halledilmeye çalışılması alışıla gelmiş bir durumdur.
Ruslar, devlet hâline geldikten sonra, bilhassa Altınordu Devleti'nin yıkılmasıyla daima genişleyen bir siyaset takip etmişlerdir. Bu genişleme siyasetinin ana hedeflerinden biri de Kafkasya idi. Genişleme düşüncesi içinde Kafkasya'nın önemini kavrayan Ruslar, yüzyıllar boyunca bu bölgeden elini çekmemiş, mağlûbiyetlerden yılmayarak sayısız savaşları göze almışlardır.
Şair Nefi’ inin (1572) övgüleri de sevgileri de uç noktadaydı. Sevgisini ve öfkesini söylemekten çekinmezdi.
Dilovası ve Gebze sahillerinde orman ve yeşillik yok edilip deniz dolduruluyor.
17 Kasım 1922 târihinde son Osmanlı Pâdişâhı Sultan 6. Mehmed Vahideddin Han, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde saltanat makamının kaldırılması üzerine ülkesini terk etmek mecbûriyetinde kaldı.
Şehirler medeniyetlerin, kültür merkezleri şehirlerin, çekim alanlarını oluştururlar. Şehirlerde medeniyetler sürekli okunan ve sürekli yorumlanan, yazılmamış kitaplara dönüşürler. Medeniyetler şehirleriyle, şehirler kültür merkezleriyle konuşurlar. Şehirler medeniyetlerin, kültür merkezleri şehirlerin vitrinleridir. Bunun için, yirmi birinci yüzyıl ülkelerden daha çok, şehirlerin yüzyılı olacaktır. Yitirilen Cennete açılan kapıları arayanlar, aradıklarını şehirlerde bulacaklardır.
Geçtiğimiz hafta sonu Milli Düşünce Derneği İstanbul Şubesinde bir konferansa katıldım. Prof. Dr. Bayraktar Bayraklının kitabı sergide satışa sunulmuştu. Başlık ilgimi çekti “Vahyin hedeflediği toplum” bir göz attım ve kitabı satın aldım.
Bir devlet düşünün! Kurulalı tam 36 yıl olmuş ama Türkiye’nin dışında tanıyan başka bir devlet yoktur! Adı: Kuzey Kıbrıs değil; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetidir.
Eskiden bu kadar fazla kadın cinayetleri olmazdı.
Önceki yazıda, Türkiye Devleti’nin ordusu gelerek Orta Doğu’yu Haçlı yönetimlerinden ve hegemonyasından kurtardı demiştik ya¸ ne demek istediğimi pek çok okuyucumuz anlayamamış, haklılar. Çünkü HAMAGA’lar kullanılarak bize kendi tarihimiz öğretilmedi, Haçlıların bize öğretmek istedikleri, bizim tarihimizmiş gibi önümüze konulmuş sözde tarihlerdir.
Dr. Metin Eriş Bey’in Başkanı olduğu KÜLTÜR KONSEYİ’nin tertip ettiği Mehmet TURGUT’u Anma Toplantısında Yaptığım Konuşma: (26 Eylül 2019 Perşembe, İstanbul Ticaret Odası Merkez Binası)
Osmanlı padişahı III. Murad Çağı'nda, Dağıstan, Gürcistan ve Şirvan'ın fethine karar verildi. 1 Ocak 1578'de Şeyhülislâmın fetvasını alan Serdar Lala Mustafa Paşa, Safevîler üzerine sefere çıktı.
Stratejik öneminden dolayı devamlı düşman ülkelerin hedefinde olan ve defalarca istila edilen Erzurum, coğrafi şartları itibarıyla da zaman zaman deprem ve sel gibi felaketlerle karşı karşıya kalmıştır.
Küçük bir yerleşim birimine çekilerek, dünyadaki gelişmelerden uzak durmanın, imkansız olduğu bir dönemde, gönül hazinelerinin zenginleştirilmesi, bütün insanlık için hayati önem taşımaktadır. Evlerin, caddelerin, mahallelerin birbirleriyle iletişim ve etkileşim içinde oldukları gibi, şehirler, ülkeler ve kıtalar da birbirleriyle iletişim ve etkileşim içindedirler. Artık şehirleri, ülkeleri, kıtaları siyasal sınırlarla birbirinden ayırmak ve silahlı güçlerle korumak mümkün değildir.
“Ham pişkinin halinden anlamaz, o halde sözü kısa kesmek gerek” diyen Hz. Mevlana’yı anlamış olsak enerjimizi ve zamanımızı boşuna harcamamış oluruz.
Kültürümüzü Yaşatalım Çevre ve Doğayı Koruyalım. Çocukluk yıllarımızı yaşamak ve geçmişe yolculuğa çıkmak için sonbaharda köylerimiz çok daha güzel, sakin ve sessiz olur.