Diye bir söz var. Acaba öyle midir? Eğer öyleyse,
Hani hep söyleriz ya. Bu dünya imtihan dünyası diye. Gerçekten Rab'bimiz sürekli olarak çeşitli yöntemlerle biz kullarını imtihan etmektedir.
Yıl 1979 Temmuz ayı. Erzurum Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi öğrencisiyim. 2'den 3. sınıfa geçtiğim yaz. Aynı yıl ağır vasıta ehliyetimi alıp, 15 AT 004 plakalı dingilli Ford D 1210 kamyonumuzla yollardayım.
Son günlerde sosyal medyada bir resim dolaşıyor. İnce, taştan bir köprü ve karşı tarafında da, yokuş yukarı bir at arabası yolu. Ekindeki yazıda da diyor ki: "Yemen türkümüze konu olan Huş yokuşu. Askerlerimizin hepsi burada şehit oldular Allah rahmet eylesin".
Yaşadığı ilçenin kuzeyindeki dik yamaç dağlarda davar çobanlığı yapan, 14-15 yaşlarında bir çocuk vardı. Yaklaşık 180-200 davar güdüyordu. İşini yaparken en büyük zevklerinden biri, koltuk şeklinde güzel bir kayanın üzerine yan gelip, kasabayı yukarıdan seyretmekti.
Serengetide büyük kediler antilop sürülerine saldırdıklarında, genç antiloplar yaşlılarının etrafında çember oluşturup, onları koruyorlar. Halbuki normalde gençler, daha güçlü ve hızlı olduklarından, yaşlıları yem olarak bırakıp rahatlıkla canlarını kurtarabilirler.
Bazı insanlar, güzel, sorunsuz ve zevkle yaşanılabilir bir dünya istiyorlar. Sosyal medyada kafalarına uymayan arkadaşlarını silerek, " oh be rahatladım, ne güzelmiş sadelik" diyorlar. Arkasından da, nasıl arkadaşları olmalı konusunda sipariş veriyorlar.
Togan bey, bu Pazar biraz keyifsizdi. Üst düzey bir kamu yöneticiliğinden emekli olalı 10 yıl olmuştu. Emekliliğinin ilk yılları boşluğa düşmemek için, Türk sanat müziği kurslarına gitmiş, bir de ud öğrenmek istemişti. Sesi çok güzel olmadığı için, korolarda bir varlık gösterememişti. Ud öğrenmek ise onu çok yoruyordu.
Gün geçmiyor ki, eş cinayeti haberi duymayalım ne yazık ki. Daha çok erkekler eşlerine karşı şiddet ve cinayet suçu işlerken, son zamanlarda az da olsa kadınlar da, eş cinayeti işlemeye başladı. Sorsak, herkes kendine göre çok haklıdır. Ancak, aile çadırının orta direği parçalanıp, yıkıldıktan sonra bütün haklar senin olsa ne yazar...!!!
- Çoban evlerine kadar araba yolu var. - Elektriğe ulaşabiliyorlar. - Tüplü ocak ve fırınları var.
En basit şekliyle, "emeksiz yemek yok" söylemini hepimiz çok iyi biliriz. Çalışmanın ne kadar değerli ve gerekli olduğunu Ulu önderimiz ATATÜRK, "Tek bir şeye ihtiyacımız var: Çalışmak, çalışmak, çalışmak" diyerek, emek ve gayretin önemini beynimize çakmıştır.
Her iyi, güzel ve yüksek kaliteli eylem için, nasıl yüksek kaliteli bir emeğe ihtiyaç varsa, mutlu olmak için de, yüksek kaliteli eylem ve ter akıtmaya ihtiyaç vardır. Mutluluk kendiliğinden gelmez. Her iyi, güzel ve yüksek kaliteli eylem için, nasıl yüksek kaliteli bir emeğe ihtiyaç varsa, mutlu olmak için de, yüksek kaliteli eylem ve ter akıtmaya ihtiyaç vardır. Mutluluk kendiliğinden gelmez.
"Savaşmak, üzerinize farz kılındı. Gerçi o size hoş gelmez. Fakat, olur ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız. Ama hakkınızda o bir hayırdır. Ve olur ki, bir şeyi seversiniz, fakat hakkınızda o bir şerdir.
"CAMDAN EVİN VARSA, KOMŞUNUN CAMINA TAŞ ATMA" diye bir Rus Atasözü var. Bu günlerde sosyal medyada da, sıkça kullananlar var. Buradan anlaşılan, sen birinin (komşu veya başkası) camına taş atarsan, senin camın da taşlanacak, yani karşıdaki kişi mutlaka bir şekilde intikamını alacak.
Rüstem bey, uluslararası bir şirketin genel merkezinde finansman müdürüdür. Makam odasında çalışırken, masa telefonu çalar. Arayan muhasebe ve finansmandan sorumlu genel müdür yardımcısı Ziya beydir.
Bazı kimseler diyorlar ki, "Dünya hayatı bir ağacın gölgesinde dinlenme kadardır". Bazıları da: "Yolculuk esnasında bir handa konaklama süresi kadardır". Elbette bu sözleri söyleyenlerin bir ard niyetleri yoktur. İyi niyetle dünya hayatının geçici olduğunu, asıl önemli olan hayatın ahiret hayatı olduğunu vurgulamak maksadıyla söylediklerini varsayarız.
Sosyoloji kürsüsü başkanı Profesör, yüksek lisans öğrencilerine, "yalnızlık" konusunu uygulamalı işlemek üzere, bir dönem ödevi verdi. İki öğrenci bir ödev hazırlayıp, yazılı ve görsel olarak dönem sonunda sınıfa sunulacaktı.
Hayat ne güzel bir nimet aşk olsun anlayana Sevgi ile bakarsan ne güzeldir yaşamak Arifler sohbetine katılıp da dinleyene Saygı ile akarsan ne güzeldir yaşamak
Bir zamanlar oldukça kırıcı karaktere sahip bir çocuk vardı. Bir gün babası çocuğa bir çuval dolusu çivi vererek, her sinirlendiğinde ya da birisiyle münakaşa etmek durumuna geldiğinde bahçe çitine bir çivi çakmasını söyledi.
Herhangi bir pusula veya askerlik bitirme belgesiyle karıştırmayalım sakın. Onların adı: TEZKERE El arabasının icat edilmediği veya bizlere ulaşmadığı yıllarda (1968-70) özellikle inşaatlarda taş, kum, çimento, çamurdan briket taşımak için kullanılan, ağaçtan yapılmış, dört kollu, iki kişi tarafından taşınan bir aparattır.