Bazı edipler, mütefikkirler, alimler, yazarlar, şairler ve sanatçılar vardık ki bunlar yaşadıkları mekanları marka yaparlar. Vefatlarının üzerinde yüz yıllar geçse isimleri ve eserleri yaşar. İspanyol Cervantes(1547 Alcala de Henares-1616 Madrit) bunlardan biri. Donkişot’u yediden yetmişe bütün dünyada ve özellikle gelişmiş ülkelerde herkes tanır. Sürekli macera kitapları okuyan ince uzun sakallı Donkişot sonunda şövalye olmaya karar verir. Rocinante adlı atı ve seyisi ŞansoPanza ile yel değirmenleriyle savaş üzere yola çıkar. Roman bu şekilde devam eder. Bugün hem Cervantes’in hatıralarının olduğu mekanlarda ve hem Donkişot’un yel değirmeniyle savaşını gösteren anıtları dünyanın dört bir yanından görmeye gelenler vardır.
Korona salgının dünyayı etkisi altına aldığı süreç neredeyse 4 ayı geçti. Bu ölümcül virüsle mücadelemiz tüm hızıyla devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütünün yapmış olduğu açıklamaya göre bu salgının bitmesi daha bir hayli zaman alacak. O nedenle başta ülkemiz olmak üzere, tüm ülkelerinin yapmış olduğu mücadelenin eksilmeden devam etmesi gerekiyor.
Türkistan ismi Türklerin ülkesi anlamına gelir. Bölgedeki Türk tarihi oldukça eskidir. Doğu Türkistan; Asya'ya hâkim olan Hun Devletinin Başbuğu Teoman Han'dan sonra oğlu Mete Han'ın M.Ö. 209'da hükümdar olduğu Büyük Okyanus'tan Hazar'a, Keşmir'den Kuzey Sibirya'ya kadar uzanan devlet, 1884'e kadar değişik boyların idaresindeki (Hun, Göktürk, Uygur, Kırgız gibi) Türklerin vatanıdır.
Her yılın bir ayı, gelecek on bir ayı yaşanılır kılacak oruç ayıdır. Oruç ayı hayatı anlamlandıran aydır. Oruç ayında ekilenler, gelen aylarda, gelen yıllarda biçilir. Bu yüzden dünyada oruç ayı, yardımlaşmanın, dayanışmanın, paylaşmanın doruk noktasına çıktığı aydır. Oruç ayında, bilgiler, hizmetler, ürünler paylaşılır. Oruç günlerinde kapılar, gönüller, sofralar herkese açılır. Oruç ayında, bilgi ve bilgelik dünyasının, kapıları sonuna kadar açılır.
Osmanlı Ordusu, 29 Nisan 1645 târihinde Girit Seferi için İstanbul’dan hareket etti. Giriş Savaşı, Osmanlı Devleti’nin en uzun süreli savaşıdır. Ordu, 19 Ağustos 1645’te ayak bastı, Fetih, 1669 yılında tamamlandı. 239 yıl Osmanlı hâkimiyetinde kaldıktan sonra 27 Temmuz 1908 târihinde elimizden çıktı, Yunanistan’ın oldu.
Baki kalan gök kubbede hoş bir sedadır. Ölüm haberleri acı ve üzücüdür. Kültür adamlarının ölümü çok daha acı.
23 Nisan’da Egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğunun simgesi T.B.M.M’nin 100’ncü kuruluş yıldönümünü 83 milyon tek yürek olduk, büyük bir coşkuyla kutladık. 23 Nisan aynı zamanda çocuklarımıza armağan edilmiş önemli bir bayram günüydü. Bunun sevincini de çocuklarımızla birlikte yaşadık.
Koronovirüs, birkaç aylık bir sürede küresel bir salgın haline geldi ve tüm dünyaya hızla yayılarak, yaklaşık 200 bin insanın canını aldı. İlk defa ortaya çıkarak ve de mutasyona uğrayıp kovit 19 halini alarak, en yetkin bilim adamlarını dahi ters köşeye yatırdı. En büyük tehlike bilinmez olmasıydı.
Değerli okuyucular, malumlarınız olduğu üzere, 65 yaş üzerinde bulunan vatanDaşlara konulan sokağa çıkma yasağı süresi bir ayı geçmiş bulunmaktadır. Takdir edersiniz ki, bu zaman dilimi yaşlılar için oldukça uzun bir süre sayılır.
1877/1878 “93 Harbi”, 1911 Trablusgarp, 1912/1913 Balkan Harbi, 1914 - 1918 Birinci Dünya Harbi, 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi,
Türkmen kelimesine ilk defa, 8. Yüzyıla ait kaynaklarda rastlanmaktadır. Müslüman olan Türkler için kullanılmıştır. 10. Yüzyıldan itibâren de genel bir adlandırma olarak yerleşik hayata geçmiş Türkler için kullanılmaya başlanılmıştır.
27 Mayıs1960 İhtilali’nin Milli Birlik Komitesi başkanı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin 4’üncü Cumhurbaşkanı olan 0rgeneral Cemal Gürsel Erzurum’un yetiştirdiği ünlü simalardan biridir.
Korona virüsü salgını nedeniyle evlerimize kapandık. 18 Mart’tan bu yana evden çalışıyorum. 35 gündür iş, spor, sinema, kitap okuma hepsini eve sığdırdım hayat evde devam ediyor. Yeni misafirimiz Sultan Papağanı evimize renk kattı, zaman bir şekilde geçiyor.
Ömrümü "Vatan-millet-Sakarya" diyerek, bazılarının müstehzi tebessümleri arasında geçirdim. Hâlâ aynı yerdeyim. Bu yazıyı, bir ömrü uğruna tükettiğim, "vatan" ne imiş acaba sorusuna cevap olur diye yazıyorum. Vatan, elbette belirli anlaşmalar çerçevesinde çizilen sınırlar içinde kalan toprak parçasından ibaret değil.
18 Mart 1915’te kazanılan Çanakkale Zaferi, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan “Ya istiklâl, ya ölüm!” iradesinin ön sözüdür. 19 Mayıs 1919’da ortaya konulan millî kurtuluş iradesi, 1921’de başlayan ve 9 Eylül 1922’de düşmanın denize dökülmesi ile sonuçlanan İstiklâl Harbi’nin ön sözüdür. 23 Nisan 1920’de Ankara’da millî egemenliğin temsil edildiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışı, 29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinin ön sözüdür.
“Bütün cihan bilmelidir ki artık bu devletin, bu milletin başında hiçbir kuvvet yoktur, hiçbir makam yoktur. Yalnız bir kuvvet vardır. O da millî egemenliktir. Yalnız bir makam vardır. O da milletin kalbi, vicdanı ve mevcudiyetidir.’’( Mustafa Kemal Atatürk.)
İnsanoğlu, kendisine bahşedilen hayat sürecini uzatmak ve yaşam koşullarını kolaylaştırmak için çabalarken dünyanın kendisine sunduğu zorluklarla da her an mücadele etmek zorundadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri Mustafa Kemal Paşa’nın 19 Mayıs 1919’ta Samsun’a çıkışından sonra 22 Haziran 1919’da Amasya Tamimi yayınlandı. Tamimde: Türk milletinin bağımsız bir devlete sâhip olacağını ifâde eden cümle dikkati çekiyordu: ‘ Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır .’ Tamimde ayrıca; ‘ Vatanın tamamı, milletin istiklâli tehlikededir. Hükümet merkezi İtilaf Devletleri'nin etkisi ve denetimi altında bulunduğundan, sâhip olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum, milletimizi adı var, kendi yok durumuna düşürüyor .’ Deniliyordu.
Meselenin daha iyi anlaşılabilmesi bakımından, bugün tek bir mevzudan bahsetmek istiyorum. O da, son aylarda konulan muhtelif yasakları ihlal edenlere verilen para cezaları ile alakalıdır.
Vefatının 27. Yıldönümünde Özal’ ı Rahmet ve Saygı ile Anıyorum.

