Sosyal hayatımızda yaşadığımız şiddet ve cinayet vakaları, sokak köpeklerinin uyutulmasıyla ilgili tartışmalar kadar gündemi işgal etmiyor.
Bu yazıma, bana âit olmayan bir başlıkla başladım: “Erbâb-ı teşâür çoğaldı şâir azaldı. Yok öyle değil, şâirin ancak adı kaldı” Söz, Muallim Naci’nin!..
İki eski dost ziyaretime geldiler. 80’ler ve sonrasına ait pek çok ortak hatıralarımız vardır; çoktandır görüşemiyorduk, bunları yeniden hatırlayıp o dönemde yaşananları andık.
Ekonomik, siyasal ve kültürel alandaki gelişmelerle, kültürler arasındaki yarışta, ülkelerden daha çok, şehirler önem kazanmaktadır. Yüzyılların içinde oluşan, zamanın sınavından geçen şehirler, tarihin derinliklerinden seslenen eserleriyle, kültürlerin duvarsız ve kapısız üniversitelerine dönüşmüşlerdir.
Türkçeciliği kendinden menkul TDK ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) hareketi 1935'te "kitâbet" kelimesini "Arapça ve yabancı" saydı.
Yerel Seçimlerden önce; bazı iktidar yetkilileri, emeklilere seslenerek; “Sayın Cumhurbaşkanımızı dikkatlice dinleyin ” diyerek her seferinde emeklileri beklentilerinin üzerinde umutlandırdı.
Kurban Bayramı yaklaşıyor. Ekonomik krizin vurduğu Hayvan Pazarı’nda fiyatlar uçmuş gidiyor. Yüksek fiyatlar, düşük gelirliler için bayramın ezik geçeceğini gösteriyor.
Kimileri, bilmediklerinden ve samîmi olarak öğrenmek istediğinden, kimileri de şeytanın avukatlığına özenerek soruyor: ‘ Allah bir, Kitap bir, Peygamber bir. Mezhepler niçin çok ?’
Beş asır önce Osmanlı’nın Anadolu’daki toprakları ile Rumeli’deki toprakları arasında bir fesat yuvası gibi, bir cadı kazanı gibi kaynayan Bizans’ı, Türk ve Müslüman İstanbul yapan Fâtih aynı zamanda mânânın da zaferini ispat ediyordu.
1. Namazı vaktinde, dosdoğru, tadil-i erkan ve huşu içinde kılarak. 2. Yaratılan her canlıya tebessüm ederek .
İsmail Hakkı Baltacıoğlu tarafından yazılan ve 1924 yılında basılan "Yazının Usûl-i Tedrîsi" isimli kitap günümüz Türkçesine tercüme edilse de doğru anlaşılamaz.
Bir varmış bir yokmuş, aklın çemberinden geçen çokmuş. Follukta yumurta bolmuş. Mutluluk ormanındaki Köstebek Nuri ormandaki hayvanlara yumurta satarak yaşamaktaymış. Sattığı yumurtalar çok özelmiş. Çoğunlukla çift sarılı, iri, koyu sarı ve çok da lezzetliymiş.
23 Nisan 1920 “Yüksek Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla milletimizin içte ve dışta tam bağımsızlık içinde yönetilmesi konusundaki durumunu bütün dünyaya ilan ederek Büyük Millet Meclisi’ni açıyorum.”
Mustafa Kemal Paşa, beraberindeki 47 kişilik heyetle birlikte Samsun’a çıktığında, kendi anlatımı ile: ‘ Vaziyet ve manzara-i umumiye ’ şöyle idi: ‘Birinci Dünyâ Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin dâhil olduğu grup yenilmişti. Osmanlı Ordusu’nun elindeki silâhlar alınmış, devlet; şartları ağır bir mütâreke imzalamıştı. Millet yorgun ve fakirdi. Ülke âdetâ paylaşılmış ve işgal edilmişti.’
Üretimin ve yönetimin yeni boyutlar kazandığı bir yüzyılda, insansız teknoloji, teknolojisiz insan düşünülmez. Teknolojiyle hem silahlı hem silahsız güçler büyütülür. Ancak insan teknolojinin değil, teknoloji insanın ürünüdür.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Soma'da Suriyeli meselesi ve Arapça tabelalar konusunda "Bizim belediye başkanlarımız çiğ popülizmin aktörleri olmayacaktır. Arapça tabelalara yapılan saygısızlık ana dili Arapça olan milyonlarca Türk vatandaşına yapılmış olur. Kur'an-ı Kerim'in ana dili de Arapçadır" dedi.
Bugünkü masalımız insanlarla ilgili, Kocaman şehrin kenar mahallelerinin birinde küçük Ayşe ve ailesi yaşıyormuş. Ayşe uslu, söz dinleyen, uyumlu, çalışkan bir çocukmuş.
Hesap gayet basit. Yediğimizin aynısını yakarsak, aynı kiloda kalırız.
14 Mayıs 1950 seçimlerini Demokrat Parti’nin kazanması, 27 yıllık CHP iktidarının sona ermesi siyasi tarihimizde dönüm noktası olan tarihi bir olaydır. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan 1945’in son aylarına kadar “tek partili cumhuriyet” olarak yönetilmişti. Cumhuriyetin ilanından aylarca sonra TBMM’de görüşülerek kabul edilen Anayasa “Kuvvetler Birliği” esasına göre hazırlanmıştı.
Ülkeyi yönetmek üzere yola çıkan siyasi partiler arasındaki haklı rekabet ve ölçülü mücadele toplumun beklentisi ve demokrasinin gereğidir.