Kıbrıs konusuyla ilgili geçen yıl sona eren müzakereler sürecinin yeniden başlayabilmesi için ilk temas geçtiğimiz Ağustos ayında yapılmış, Rum ve Türk tarafını temsil eden liderler Lefkoşa’da yeniden bir araya gelmişlerdi…
Bugün bağımsızlığımıza kavuştuğumuz o mutlu günün, 30 Ağustos zaferimizin 97’nci yıldönümüdür, hepimize kutlu olsun.
Kıbrıs adasında son zamanda adından çok söz ettiren bir bölge var, adı Maraş! 1974 yılından beri yasak bölge.
Ne hazin bir manzara! Günlerden beri televizyon ekranlarından izliyoruz; zümrüt yeşili ormanlarıyla Kaz Dağlarının tam da böğrüne saplı duran emperyalizmin o zehirli hançerini, içimizi yakıp kavuran o ağaç katliamını…
Geçtiğimiz yıl Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle sona eren Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlayabilmesi için her iki tarafı temsil eden liderler 09 Ağustos 2019 Cuma günü yeniden bir araya gelecek. Ancak bu ikili görüşme öncesinde KKTC Cumhurbaşkanı S. Akıncı, Rum resmi haber ajansı CNA’ya yapmış olduğu açıklamalarıyla; KKTC’de göreve yeni gelen hükümete adeta ters köşe yapmıştır!
‘’ Artık biz yokuz ve hiçbir zaman olmadık. Şu andan itibaren tek başınasınız, dendiğinde büyüklerine kırılmadılar. Ve de yılmadılar. Aksine, çatık silahların gölgesinde, Kur’an’a el basıp, dava için ölümüne yemin ettiler. Onları umut susuzluğu ve çaresizlik içerisinde, karşı kıyıda bekleyenlere uzattılar ellerini. Kader birliği ettiler. ‘’ Ölmek var, dönmek yok,’’ oldu parolaları…’’ ( Ahmet Tolgay, K.T.M.D. yayını 2 ( Hep birlikte, gizlilik andı içtiler…)
İşte yine açıklandı! Kıbrıs’ta görüşmeler yeniden başlıyor… 09 Ağustos 2019’da tarafları temsilen iki lider yeniden bir araya geliyor. Konuları aynı, konuşmaları aynı, temsil ettikleri halklar aynı!
20 Temmuz 1974 sabahı uğruna savaşı göze aldığımız Kıbrıs konusu hala tüm sıcaklığı ile gündemimizde.
Emperyalizm, bir ülkenin başka bir ülke üzerinde, onun ‘’doğal veya üretilmiş zenginliğini’’ çalmak amacıyla, siyasal araçlarla doğrudan veya ekonomik araçlarla dolaylı olarak, tahakküm [hâkimiyet] kurması sürecidir.
Bir düşünün bakalım! Bundan tam 45 yıl önce Türk askeri adaya gelmemiş, Kıbrıs Türk’ü Rum’un insafına terk edilmiş olsaydı, Kıbrıs’ta neler yaşanacak, o günlerin izleri bugünlere nasıl yansıyacaktı?
Türkiye’dekinin adı Kahramanmaraş çünkü bağımsızlık mücadelemizde dillere destan kahramanlıkları barındırıyor da ondan.
Yıllardır süregelen Kıbrıs konusu çözüm beklerken, bu defa adanın çevresini sarmalayan Akdeniz’in derin sularındaki zengin enerji kaynakları üzerinde hâkimiyet fırtınası esiyor!
Amerika’nın 2010 yılında Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde Arap Baharı adı altında başlattığı yönetim değişlikleri, bölgenin enerji kaynaklarını ele geçirme stratejisinin yanı sıra Ortadoğu’daki emperyalist uygulamalarının bekçiliğini yapacak yeni bir uydu/Kürt devletinin kurulmasını desteklemeye yönelikti.
Son dönemde en çok konuşulan kelime, en çok yorum yapılan kavram, adalettir. Bu süreçte adaletle ilgili açıklamaların, günümüze damgasını vuran türlü adaletsizliklerin yanı sıra örnek alınacak adaletli uygulamalar da yok değildir.
Doğu Akdeniz’de sular giderek ısınmaktadır. Bölgede bulunan zengin hidrokarbon yataklarının arama ve kullanımıyla ilgili Güney Rum kesimin bölge ülkeleri, AB’ye üye ülkelerle yapmış olduğu anlaşmalar, ABD’nin konuyu yakinen takibi, pay almak istemesi; bu gelişmeler üzerine ülkemizin de uluslararası hukuktan kaynaklanan hakkını korumak adına kendimize ait MEB’de sondaj çalışmalarına başlaması, önümüzdeki süreçte bölgede sıcak gelişmeler yaşanmasına neden olabilecektir.
‘’15 yıl önce 1 Mayıs 2004 tarihinde Rum tarafının Kıbrıs sorunu çözülmeden ve üstelik de çözümüne bilerek ve isteyerek engel olduğu halde Avrupa Birliğine tek yanlı olarak üye yapılmasının ne kadar yanlış bir karar olduğunun aradan geçen bu kadar yılda çok daha net şekilde ortaya çıkmış, bu yanlış kararın bedelini esasen Kıbrıs Türk Halkının ödemiştir.
Milletler yaşadığı topraklarda öylesine önemli olaylarla, dönemlerle karşı karşıya kalırlar ki! Yaşadıkları her ne varsa; onların geleceklerini şekillendiren, yaşamlarına şekil veren değer yargılarını da test eder.
Mademki o tertemiz şaibesiz oylar görmezden gelindi. Sandığa yansıyan irade yok sayıldı, 23 Haziran’da İstanbul Belediye başkanlığı seçimi YSK’nın o malum gerekçesiyle yenilenecek dendi. Tamam, yine varız seçime. Seçimin yeni tarihi tatil zamanını gösterse de, İstanbullu gitmeyecek tatile. Demokrasinin üzerine çöken bu gölge mutlak surette silinecek.
İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminin kazananı ama dün akşam bu hakkı YSK kararınca elinden alınan Sn. Ekrem İmamoğlu saat 22.30 da İstanbul Beylikdüzü’nde yapmış olduğu konuşmayı umudunuzu kaybetmeyin ‘’Her şey çok güzel olacak’’ cümlesiyle bitirdi.
Rum Ortodoks Kilisesinin Başpiskoposu Bay Hrisostomos, Paskalya Bayramı nedeniyle 21 Nisan 2019’da Kıbrıslı Rumlara hitaben yaptığı açıklamada: