Bir “seçim yazısı” da benden... Hem “millet nâmına” hem “millete rağmen” bir seçim...
Müslümanlar arasında, bâzı gün ve geceler ‘ mübârek ’ olarak kabul edilmiştir. Bu gün ve gecelerde, her zamanki ibâdetlerin ve duaların dışında ve fazladan ibâdet ve duâlarla Müslümanlara yakışır davranışlara yönelinir.
Bu konuda Anooshirvan Miandji ne diyor? Önce, Anooshirvan Miandji kim mi? İran’lı bir öğretim görevlisi. Hem de Bilkent Üniversitesi’nde Farsça öğretmeniymiş.
Türklük, ırk temeline dayalı bir kavram olmayıp kültür temeline, aidiyet duygusuna bağlı bir kavramdır. Zâten insanlarda saf ırk aramak boşunadır. Saf, bozulmamış ve yeryüzünde göründüğü günden bu yana ilk günkü durumunu koruyabilmiş insan bulmak mümkün değildir. Ancak çevre ile hiçbir irtibatı olmayan çok ilkel kabilelerde bu özelliğin bulunabileceği iddia edilmektedir.
Herkes seçimle uğraşırken ben size önem verdiğim başka bir konudan bahsetmek istiyorum. Size bir kez daha "tarihi bir seçim" demenin talihsizliğini yaşamak ve yaşatmak benim için çok talihsiz(!) bir şey olur. Onun için bende oturup bir "pazar yazısı" yazayım dedim!
Türk ve İslam dünyasının Batı ülkelerinin pazarı olmaktan kurtulmaları, ekonomik ve kültürel alanda, yeniden yapılanmalarına bağlıdır. Asya ülkelerinin düşük katma değerli ürünlerden, yüksek katma değerli ürünler üreten, ülkelere dönüşmeleri gerekir.
Ünlü Beden Eğitimi öğretmeni Galatasaraylı Selim Sırrı Tarcan yüksek beden eğitimi öğrenimi yaptığı İsveç’ten dönerken beraberinde sayısız rapor, bilgi ve dokümanlarıyla birlikte çeşitli notalar da getirmişti.
Adım adım seçime gittiğimiz şu günlerde, bir yandan gazetemizin 35.yılını kutlarken, bir yandan da bu hafta tatlı bir telaşı da beraberinde yaşıyoruz. İlk emri “Oku” olan bir inancın mensupları olarak, ne yazık ki okumayan bir toplumuz. Kütüphaneler Haftası’nı kutladığımız bugünlerde, biz de birkaç kelam edelim istedik.
İncil'de “Önce söz vardı” ifadesi ile yüce Kur’an’da “Bütün insanlara güzel sözler söyleyiniz” (Bakara 83) ayetinin verdiği mesajın farkında mıyız?
23/51 “- İlahi hükümleri icra, dünya düzenini kurma ve sağlama ile görevlendirilen, bütün peygamberleri tasdik eden ey evrensel tek yetkili son Rasûl! Allah’ın Resulünün davetini, tebliğini, teşriini, devletini, hayırda teşkilatlanmasını, ümmetin birliğini devam ettirerek İslami sorumluluklarını ifa eden ey müslüman halifeler-görevliler! Emeğinizin karşılığını helal maldan-paradan oluşturulan beytülmalden-bütçeden, helal-meşru kabul edilebilir miktarda alın yiyin. Hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirin, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayın, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olun, cârî-kalıcı hayırlar, şeriata uygun işler yapın, sâlih ameller işleyin. Ben sizin bilinçli maksatlı amellerinizi biliyorum.”
Türkiye’deki, hatta İslam dünyasındaki dini ve toplumsal hayatı doğru anlayabilmek için anahtar niteliği taşıyan kavramlardan birisi “cemaat” tir. Ancak, “cemaat” i konuşmak kolay değildir. Kolay değildir; çünkü eleştiriniz çok kolaylıkla din karşıtlığı kategorisine yerleştirilebilir.
Asıl adı’ Mehmed Sait Efendi’ idi. Düşmanın üzerine Şâhin gibi gittiği için Antepliler O’na ‘ Şâhin ’ adını verdi. ‘ Antepli Şâhin ’ oldu. 30 yaşındaydı. ‘ Düşman, benim cesedimi çiğnemeden Antep’e giremez ’ Diyordu.
Doğu Akdeniz’de ama özellikle Kıbrıs adasının çevresinde tespit edilen zengin doğalgaz ve petrol yatakları, hem Kıbrıs konusunun çözümüne yönelik adımları, hem de bölgenin zengin enerji yataklarına hâkim olma yarışının önemini biraz daha arttırmıştır.
Yaşar Kemal ’e göre Âşık Veysel , tâ 1930’lardan sonra sınıfını zar zor geçmiş. Yâni kırkından sonra...
İnanmayı afyon olarak gören Komünizm uygulanabilirliğini bütünüyle yitirmiştir. Ekonomiyi inanç ve etikten bağımsız olarak ele alan, Kapitalizmin de can damarları kurumuştur.
Bilen bilir! Yıllar önce Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu bağıra bağıra uyarıyordu: “Tarımı bitirip Türk milletini açlıkla terbiye edecekler!”
Son günlerde hayatımızın yavaşlatılması ile ilgili ciddi tartışmalar yapılmaya başladı. Bunun büyük ölçüde sebebinin, bazı ünlülerin “Şimdiki aklım olsaydı, şunlara daha çok vakit ayırırdım, şunlara hiç vakit ayırmazdım” ile başlayan keşkelerden oluşan, özeleştirilerinin temel teşkil ettiği düşüncesindeyim.
On yedinci yüzyılda, kömüre dayalı sanayi gelişince, kömürün yıldızı parlamıştı. Petrolün bulunmasından sonra kömürün yıldızı söndü. Petrolün de yıldızı sönecek. Kömür, atıklarıyla ve dumanıyla çevre ve hava kirliliğine sebebiyet veriyordu.
Siyasetin ucundan kenarından tuttuğumu bilenler bana bugünlerde sıkça "hangi siyasi parti başarılı olur?" diye soruyorlar. Bende onlara aklımın, bilgimin, tecrübelerimin yettiğince cevap vermeye çalışıyorum.
Türkiye, yerel seçimlere kilitlendi her yerde siyaset konuşuluyor, sokakta, kahvede, markette nereye gidersek gidelim siyasetin konuşulmadığı bir mekân yok diyebiliriz. 31 Mart Pazar günü içerisinde yaşadığımız mahallemizin muhtarını, ilçemizin ve ilimizin belediye başkanlarını seçeceğiz.