19 Kasım 2015 Perşembe günü saat 11 sularında ESKADER'in kapısını aralayıp içeri süzüldüğünde hızı kesilmiş, bütün heybeti ve şirinliği budanmıştı adeta. Selâm verdi, bir sandalyeye ilişti. Yüzü safran gibi, mahzun ve melül... Gözleri bulutlanmış, ha yağdı ha yağacak. Göğsünde yaralı bir serçe çırpınıyor. Benim ürkek bakışlarımı avcuna aldı; usul usul, yutkuna yutkuna titreyen dudaklarından şu mısralar akıp geldi:
Eserdeki üçüncü hikâye kitaba isim olmuştur: ‘ Kiziroğlu Mustafa ’
Refik Özdek’in ‘ Kiziroğlu Mustafa ’ isimli kitabının ikinci hikâyesi ‘ Şâkir’den Al Haberi ’ adını taşıyor ve 44-79 sayfaların okunmasını mecbûurî hâle getiriyor.
Refik Özdek ’in Kiziroğlu Mustafa isimli 12 x 19 santim ölçülerindeki 171 sayfalık kitabında ikisi kısa biri uzun üç hikâye var.
Osmanlı yönetimi Kıbrıs’ı 1571 yılında fethetti. Daha önce Ada’da Venedikliler hâkimdi. Osmanlı yönetimi, Venedikliler’in elindeki mülkü Rum Ortodoks Kilisesi’ne aktardı. Kiliseye geniş yetkiler verdi. Böylece Rum kilisesine ve toplumu güç kazandı. Giderek bu güç Türkiye’den gelip yerleşen Türklere karşı kullanıldı.
Prof. Dr. Ayşe Odman Boztosun ’un ilk baskısı 29 Ekim 2019’da yayınlanan Anayasa Candır isimli eserinin ikinci baskısı 2023 yılında yapıldı.
Eski çağda Grekler Karadeniz'e ‘deniz’ mânâsında ‘ pontus ’ adını vermişlerdir. Karadeniz'in güney sâhillerine de aynı isim verilmiş ve bölge sâkinlerine de ‘ Pontuslu ’ denilmiştir. ‘ Trabzon İmparatorluğu ’ olarak da anılan Pontus İmparatorluğu batıda İnebolu'dan doğuda Batum'a kadar uzanır. 150 kilometre derinlikte ve 140.000 kilometrekarelik alanda bulunan Kastamonu, Sinop, Amasya, Samsun, Tokat, Ordu, Giresun, Erzincan, Bayburt, Gümüşhane, Trabzon, Rize ve Artvin illerimiz olmak üzere toplam 13 ilimizin sözde Pontus Rum devletinin sınırları içinde olduğu iddia edilmektedir.
Hüseyin, Döndü'yü Dokurcun’a bıraktı. Vardı yayladığı yere, topladı yükünü, çadırını, davarını. Ertesi sabahın alacası yeni sökerken dağların ardından, devesini de alarak Akçadağ'dan aşağı vurdu göçünü. Her ihtimale karşı davarın, devenin çanlarının hepsini söktü, keçelere sardı, bir çuvala doldurdu. Olabildiğince gürültüsüz, Çukurova'nın yolunu tuttu.
O ilk karşılaşmada, Döndü bir keklik ürkekliği ile birden sıçrayıp elindeki çomağı sıkıca kavramış, vuracak gibi kaldırmış havaya. Yanındaki çomar hırlamış durmuş uzun uzun. Döndü zor zaptetmiş itini. Hiç konuşmamışlar. Sonra... İbraam atının başını çevirmiş, dönmüş, topuklamış gerisin geriye.
Yaylaya gelenlerin hepsi böyle değildi. Eşkıyalar da Omar Hoca’yı ziyâret ediyordu: Gelen atlıların en önündeki adam, bahçesinde kazma sallayan, çapa yapan Omar Hoca'ya, yüksek sesle bağırdı: ‘ Biz açız Hoca'm. Bir şeyler hazırlat. Yiyip gidelim, uzun kalmayalım, yoksa hükümet seni zora sokar bizimle barabarsın diye. Başını derde salmıyak .’
Türkiye’de roman okuyucusu; 1940 – 1960 yıllarında, ağaların ve jandarmaların haksız ve aşırı baskılarına, zulümlerine mâruz köylülerin çilelerini okumaya âdetâ mahkûm edilmişti. O dönemde yazılan Kara Bibik, Bizim Köy, Irazcanın Dirliği, Yılanların Öcü, Gomünis İmam, hatırda kalan köy romanı isimlerinden birkaçıdır.
Hüseyin Adıgüzel YÜZYILIN ÎTİRAFLARI / TÜRKİYE VE TÜRK KİMLİĞİ isimli kitabında açıklıyor:
Demokrasi Yunan kökenli özel bir kelimedir. Yunancada halk, halk kitlesi veya vatandaşlık mânâsındaki ‘ demos ’ ile hâkim olmak veya iktidar olmanın gücünü kullanmak gibi mânâları bulunan ‘ kratein ’ kelimelerinden meydana gelmektedir.
Sultan Mehmed Vahideddin Han ve Mustafa Kemal Paşa... İlköğretimden üniversiteye kadar okullarda okutulan bütün ders kitaplarında ve devletin resmî görüşüne uygun olarak hazırlanan târih kitaplarında; biri hâin, diğeri kurtarıcı olarak tanıtılır. Bu tür kaynaklardaki bilgilerle yetişenler geçmişin sağırı, geleceğin körü olur.
Kitabın Editörü Doç. Dr. Derya Gürtaş Dündar ‘Takdim’ yazısında şu bilgileri veriyor:
Türkler, târih boyunca pek çok güçlü devletler kurmuşlardır. Hazar İmparatorluğu, bu güçlü devletler listesinin başlarında yer alır. Onlar, 468 yılından 965 yılına kadar yaklaşık 400 yıl geniş topraklar üzerinde hüküm sürdüler. En güçlü olduğu dönemlerde toprakları doğu batı ekseninde, Aral Gölü yakınlarından Ukrayna’nın başşehri Kiev’e kadar uzanıyordu. Kuzeyde Moskova şehri ile sınırdaş idiler. Güney sınırları Karadeniz’de son buluyordu. Günümüzde; Gürcistan ve Bakü ile Tebriz Azerbaycanı olarak anılan topraklar da hâkimiyetleri altında idi.
İlâhiyat Profesörü, aynı zamanda Osmanlı târihi konusunda üst seviyede uzman yazar olan Prof. Dr. Mehmet Maksudoğlu 13,5 x 21 santim ölçülerindeki 251 sayfalık eserinde; Osmanlı târihinin merak edilen bölümlerini, 101 sorunun cevabı olarak okuyucuya sunuyor. 620 yıllık târihin bilinmesi gereken ve az bilinen önemli hadiseleri, müfit ve muhtasar ölçü içerisinde kitapta yer alıyor. Yazılanlar samîmi ve itimat telkin eden dürüstlükle kaleme alınmış. Bir başka ifâde ile yavan resmî târih değil.
*Öğrendim ki… İnsanları ahlâkî yaşayışa yönlendiren, çevresindeki insanlar ve devletin polisi değil, insanların kendi vicdan ve irâdeleridir.
Atatürk’ün söylediklerini şuurlu Türk gençleri Azerbaycan’la sınırlı kalsa da hakkıyla yaptı. Azerbaycanlı ses sanatkârı Zeynep Hanlarova müziğe âşina olanların büyük yıldızıydı. Râşid Beybutov, konser vermek için Ankara’ya geldiğinde gençler, etrafında sımsıcak bir sevgi halkası oluşturmuştu.

