Bir Kaşık Suda Tsunami…

Arapların putlara Perslerin ateşe taptıkları dönemden 800 sene önce, bir ve tek olan Tanrı’ya inanan Türk Hun Hükümdarları şu duayı okurlardı:                                                                                                                                

Sait Fâik Abasıyanık Kitaplığı

Sait Fâik Abasıyanık (Adapazarı, 18 Kasım 1906 – İstanbul, 11 Mayıs 1954) 1940 yılından sonra gelişen Türk hikâyeciliğinin en büyük ve şöhretli ismidir. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ne kayıt yaptırdı ise de devam etmedi. 

Türkiye – Rusya - Çin İttifakı

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) – İsrâil ittifakına karşılık Türkiye – Rusya – Çin İttifakı’nın, ‘ en uygun tercih ’ olduğunu söyledi. İlk bakışta, heyecan verici olduğu intibâını uyandıran bu teklif, nedense ‘baş konu’ olarak gündeme yerleşmedi. Anlaşılıyor ki sâkin bir şekilde enine boyuna incelendikten sonra karara varılacak. T.C. Cumhurbaşkanının ‘ O konuyla ilgilenme imkânını henüz bulamadım .’ Demiş olması da meselenin etraflıca tahlil edilmesi gerektiğini gösteriyor. Doğru bir tespit…

Eski Türklerde Kadın - 2

Hz. İbrâhim Mezopotamya’da Sümer’lerin en büyük yerleşim merkezlerinden biri olan Ur şehrinde dünyâya gelmiştir. Bugün Sümerlerin Orta Asya’dan göç ederek Mezopotamya’ya yerleştikleri tespit edilmiştir. Hz. İbrâhim, Mezopotamya’da zuhur etmiş ve kan îtibâriyle tamâmen Sümer Türklerine mensup bir Hak peygamberdir. Yahudi ırkı ile en ufak bir şekilde dahi münâsebeti yoktur. Yahudi ırkı, Hz. İbrâhim’den yedi asır sonra ortaya çıkmıştır.

Eski Türklerde Kadın

Bilgeoğuz Yayınlarının sâhibi ve yazar Ali Oğuzhan Cengiz, 14 X 21,5 santim ölçülerinde, 208 sayfalık, Sevgili eşi Ümmühan Cengiz’e ve ‘ Canım kızım ’ diye andığı Aleyna Bilge Cengiz’e ithaf ettiği eserinde; kadının yaratılışından başlayıp günümüze kadar devam edegelen safhaları mercek altına alıyor.

60 Yıllık Dostum Yavuz Bülent Bâkiler’in Ardından…

Yavuz Bülent Bâkiler’in şiirlerinde ve yazılarında, Türk milletinin târihi, edebiyatı, ahlâkı, düşünce sistemi, inancı, örf ve âdetleri, şarkısı, türküsü, masalı ve destanı ile topyekûn kültürü vardır. O, mensubu olduğu Türk milletinin, insanlık târihini en çok etkileyen beşerî güç olduğunu bilir. Bildiklerini şiirleri, nesirleri, sohbet ve konferanslarıyla çok sâde ve alabildiğine tesirli ifâdelerle okuyucularına ve dinleyicilerine aktarır.

60 Yıllık Dostum Yavuz Bülent Bâkiler’in Ardından…

1870-1927 yılları arasında yaşayan (Rahmetle andığımız) bir Süleyman Nazif’imiz vardı. Kelimelerin yanlış yazılmasına, yanlış kullanılmasına asla tahammül edemez, Türkçe’yi yanlış konuşanları, yazanları diliyle ve kalemiyle îkaz ederdi.

Para Para Para!

Ekonominin temel malzemesi olan para; ‘ Malların alım ve satımında kullanılan değişim aracı ’ olarak tanımlanır.

Aytuğ İzat'tan Prangalı Ülke Kitabım hakkında

Aşağıdaki yazı, 1985 ve sonrası yılların önemli bürokratlarından Aytuğ İzat'ın web sayfasında yayınlanmıştır. 

Galatalı Şevket Bey ve Karakol Cemiyeti

Hasan Ali Polat ve Osman Akandere’nin telif ettiği kitap 13,5 X 21 santim ölçülerinde 316 sayfadır. Arka kapak yazısı:

Kültür Emperyalizminin Gayri Meşru Çocuğu İktisâdî Krizi Ancak Millî Şuurla Aşabiliriz

Dünya ve insanoğlu yaratıldığından beri, güçlü olan herkes ve her millet, kendisinden daha az güçlü olanları kontrol altında tutmak istemiştir. Bu isteğe eskiden kaba kuvvetle, silah gücüyle ulaşılıyordu. Günümüzde zekâsını kullanarak gizlice yapanlar olduğu gibi, eski metodu tercih edenlere de rastlanmaktadır.

Târihten Destana Akan Duyarlılık - 4

Sadık Tural, 16.600 adet kitap ile 11.100 adet süreli yayından oluşan kütüphanesinin 15.000 adedi ile dergi koleksiyonunu S. Tural adını taşıyacağı taahhüdüne dayanarak Çankırı Karatekin Üniversitesi’ne bağışladı. Eski Harfli Türkçe 1500, el yazması 30’a yakın eser ile 2000’e yakın yeni harfli kitabı Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ne Haziran 2020 târihinde teslim olundu.

Târihten Destana Akan Duyarlılık - 3

SADIK KEMAL TURAL Beş çocuklu bir ailenin ilki olarak 07.07.1946 târihinde Kırıkkale’de doğdu. (Resmî kayıt 1 Mart 46) İlk, orta ve lise öğrenimini doğduğu şehirde tamamladı. Fark derslerini vererek Samsun İlköğretmen Okulu’nu bitirdi. DTCF’de başladığı yükseköğrenimini, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı.

Târihten Destana Akan Duyarlılık - 2

Tural Hoca’nın eserlerinde çokça kullanılan kelime ‘ Kavram ’dır: ‘Târih’ kavramı, ‘Anlatmak’, ‘Kahramanlık’, ‘Destan’, ‘Takhiye’ ve diğerleri…

Târihten Destana Akan Duyarlılık

Aziz ve Muhterem dost Sâdık Kemal Tural: Türk Dili ve Edebiyatı profesörü olmakla birlikte, ‘ uzman ’ denilecek ölçüde târihçidir. Gıpta edilecek ölçüde sosyoloji ilmine vâkıftır.  Mükemmel bir edip, aynı ölçüde hatiptir. Fikir üreten bir mütefekkirdir. Bu sebeple aynı zamanda felsefe ile de bağlantılıdır.

İkinci Gazi Giray Han’ı Bilir misiniz? - 3

Gazi Giray Han, iyi bir eğitim görmüştü. Coğrafya ve matematik konularında âlim ölçüsünde bilgi sâhibi idi. İslâmî bilgileri de çok derindi. Güzel sanatlardaki yeteneği şaşırtıcı ölçüdeydi. 1603 – 1604 yıllarının kış mevsiminde, Osmanlı Ordusu'nun Belgrad Seferi'ne iştirak ettiği sırada, Rab Kalesi kuşatması için Peçoy'da kışladığı zaman, târihçi İbrâhim Peçevî'ye, kitabet ve hattatlık konusunda ve hattat kalemlerinin kesilmesi işlerinde, hocalık yapmıştı. Nakış ve kâr türünde, ancak usta müzisyenlerin cesâret edebileceği besteler yaptı. Hepsi üstün sanat değeri taşıyan 50 kadar bestesi vardır.

İkinci Gazi Giray Han’ı Bilir misiniz? - 2

Üç ay sonra Sinan Paşa sadrâzamlıktan azledilince, Kırım'ın önde gelen devlet adamları, Gazi Giray'ın tekrar han tâyin edilmesi için İstanbul'a başvurdular.  İkinci Gazi Giray, tahttan ayrılışından 4 ay sonra tekrar Kırım Hanlığı tahtına oturdu. İkinci dönem hanlığı, 1608 yılına kadar 12 yıl 3 ay devam etti. Bu süre içerisinde de Osmanlı Devleti'nin hizmetinde oldu. Zaman zaman hizmetinde aksamalar, yetersizlikler gözlendi ise de sadâkatten asla uzaklaşmadı. 1602 yılında, mevsimin kış ve hava şartlarının çok ağır olmasına rağmen, İstanbul'un isteği üzerine ordusu ile Macaristan'a hareket etti. Kış mevsimini av partilerinde ve şiir yazmak, şiirlerini bestelemekle değerlendirdi. Kış bitip savaş hazırlıklarına başlandığında Osmanlı ordusundaki komutanlar arasında yaşanan sürtüşmeleri gerekçe göstererek Kırım'a döndü.

İkinci Gazi Giray Han’ı Bilir misiniz?

Kırım Hanlığı 1441 yılında kuruldu. 8 Nisan 1783 târihinde Ruslar tarafından işgal ve ilhak edilmesine kadar hanlık tahtı 75 defa (1) sâhip değiştirdi. (Melek) Hacı Giray, İkinci Gazi Giray, Sofu (Dördüncü) Mehmed Giray, İkinci Devlet Giray, İkinci Mengli Giray, Arslan Giray, Kırım Giray, Maksud Giray, Dördüncü Devlet Giray, Şâhin Giray; Kırım tahtına ikişer defa oturdular. Nur Devlet Giray, Mengli Giray, Canbek Giray, Üçüncü Mehmet Giray, Birinci Kaplan Giray, Üçüncü Selim Giray; üçer defa, Hacı Selim Giray ise dört defa han tahtına oturdular.  Bu sebeple Kırım'da Hanlık tahtına oturanlar toplam 50 kişidir.

Gezdiklerim Gördüklerim 3

 Soykırım müzesinin abidevî kapalı bölümünü ziyâret ettikten sonra, katledilen insanlara âit kemik yığınlarının bulunduğu kapalı (Azerbaycan Türkçesiyle ‘bağlı’) bölümü görmeyip bütün şehitlere duâ ederek müzeden ayrıldık. Öğle vaktine çok yakın bir zamanda Küba’nın târihinde önemli bir yer tutan ‘Cuma Mescidi’ olarak anılan câmiye giderek öğle namazını cemaatle edâ ettik.

Gezdiklerim Gördüklerim 3

Bu ziyÂretlerden sonra, yaklaşan ikindi namazını eda etmek için Kız Kalesi civarında küçük halı satan işyerine girerek genç halıcıya yakında mescid olup olmadığını sorduk. 20-25 yaşlarındaki genç satıcı biraz ilerde iki küçük mescidin bulunduğunu, bir tanesinin ‘ Ehl-i Sünnet Mescidi ’ diğerinin ise ‘ Şia Mescidi ’ olduğunu belirtti. Bize en yakın olan Ehl-i Sünnet Mescidine giderken sağlı sollu sıralanmış, küçük turistik eşya satan esnafın ısrarla içeriye bakmamızı, hesaplı yerli malları olduğunu söylemeleri; işyerlerinin pek de iyi gitmediğine ve müşteri azlığına bir işâret teşkil ediyordu.