Sadettin Turhan: Öncelikli olarak bu sözleriniz ve teveccühünüz için teşekkür ederim. Sizler gibi bu işe ehemmiyet veren ağabeylerimizin ve kardeşlerimizin olması hâlâ bir şeylerin yapılması için geç olmadığını ve değerli olduğunu hissettiriyor. Teşekkür ederim.
Türk Dünyası’nın dayanışmasından, birlikteliğinden, diplomatik trafiğinin hızlanmasından, gelişmesinden, sivil toplumdan destek almasından ABD ve Rusya rahatsız. ABD yönetimi emperyalist ve kibirli. Rusya gerek SSCB ve gerekse sonradan gerçekleştirilen BDT’na üye Türk Cumhuriyetlerinin dayanışmasına bile karşı.
Nuri GÜRGÜR Demokrasi ve kurumları Türk ve Müslüman ülkelere çok geç geldi. Kanun-i Esasi ve 2. Meşrutiyetin ilk döneminde bizde bazı adımlar atılmış olsa da tablo uzun süre değişmedi. Egemenliğin millete ait olduğu ilkesinin benimsenmesine, Büyük Millet Meclisi’nin her dönem seçimle oluşmasına, çok önemli yapısal reformlar yapılmasına rağmen devlet 1946 yılına kadar “tek partili cumhuriyet“ olarak kaldı.
Prof. Dr. SADIK KEMAL TURAL 1946 yılında Kırıkkale’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini aynı şehirde tamamlayıp fark derslerinin imtihanını vererek İlk öğretmen okulu diploması aldı. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Meslek hayatına Kırıkkale’de Ortaokul Türkçe öğretmeni olarak başladı. 1972’de, Hacettepe Üniversitesi’nde Türkçe dersleri öğretim görevlisi, 1973’de asistan, 1978’de Edebiyat Doktoru, 1982’de Yardımcı Doçent’, 1983’de Doçent, 1988’de Profesör oldu.
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde Afrika’nın orta yerinde yırtıcı hayvanların yaşadığı büyük ormanlarda yaşayan insanlarda varmış. Bunlardan biri de Dertsiz ailesiymiş bu aile Afrika’nın yerlileri gibi zenci değillermiş. Beyaz tenli iki çocuklu olan bu aile uzun yıllardır burada yaşamaktaymış.
S K TURAL: İslâm kavramı, şüphelerden, ayrışmalara yatkınlıktan kurtularak Allah’a teslim olmuşluk demek değil mi? Hem Kur’ân’da yer alan, hem hadislerde bulunan hükümler, ayrışmayı, yasaklamıyor mu? Tefrika kelimesi ayırma, bölme, ayrışma, parçalama anlamlarınagelir. Allah’ın Cebrâil aracılığı ile nebi ve resûllere bildirdiği mutlak hükümler konusunda farklı düşünmekten veya yorumlamaktan doğan ayrılmalara, ayrışmalara tefrika denir.
S.K. TURAL: İnsanları doğruya, güzele, iyiye, faydalıya, şerefliye ve ahlâkîye çağırma ve bunda etkili ve başarılı olma çok zordur. Günümüzde bir doğrunun bilinmesini ilke sayan bir iletişim ağı da öyle bir ağda söyledikleri geniş yankı bulan bir model şahsiyet de yok.
S K TURAL : Tarihçinin yazdığı eserleri öncelikle alan uzmanları, sonra da tarih öğretmenleri ile sayısı çok az olan aydınlar okur. Bilgilerini yenilemek veya gözden geçirmek adına alan uzmanlarının yazdıklarına başvurmak, çok özel bir ihtiyaç seviyesidir.
83'E DOĞRU Yaş, sekseniki: Bir Ocak ikibin yirmi beş! Hesap, seksenüç ise, uykudan uyan kardeş!..
yabancı kişi ve gruplarca hazırlanan -ciddi, önemli ve incelikli – projelere destek vereceğini ilan etmelidir. TTK bu konuda verdiği hizmetleri genişletici kararlar alarak, Asya’da bulunan her devletin üniversitelerinde çalışan tarihçilere ve tarih bölümü lisans ve yüksek lisans öğrencilerine, etnoloji araştırıcılarına İskit, Kıpçak ve Oğuz adlı atalar bilgisi konusunda araştırma bursları vermelidir.
Bir halkın varoluşunda, bir devletin kuruluşunda çok önemli olaylar ve bu olayların yaşandığı tarihler vardır.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın 2025-2026 Eğitim ve Öğretim Yılı'na ilişkin iş ve işlemlerini açıklayan 2025/63 nolu genelgesinden önemli bazı maddeleri bilgilerinize sunmak istedik. 2025-2026 Eğitim ve Öğretim Yılı 8 Eylül 2025 Pazartesi günü başlayacak. 18 milyonu aşkın öğrenci ders başı yapacak.
SADIK K. TURAL : Öncelikle Serap Hoca’ya ve O’na yardım etmiş olan Volkan Yaşar Bey’e teşekkürler ederim. Serap Hoca kitabı harf harf okuma titizliği gösterdi, sağ olsun. Türk Ata’nın biyolojik, psikolojik genlerini taşıyan, zaman adlı büyük sahnede binlerce yıldır rol almış bulunan, dünyanın neredeyse her yerine yerleşen insanlar konusunda yeterince araştırmalar yapılmamıştır.
30 Ağustos 1922: Dumlupınar'da 26 Ağustos 1922'de başlayan Başkomutanlık Meydan Savaşı , diğer adı ile Sakarya Meydan Savaşı’nda, Mustafa Kemal Paşa’ya bağlı Türk ordusu, General Trikopis'in emrindeki Yunan kuvvetlerini yenerek büyük bir zafer kazandı. Bu zafer, Kurtuluş Savaşı’nın neticesini belirledi.
Papa 2. Jean Paul, 24 Aralık 1999 da verdiği yılbaşı mesajında: ”Birinci bin yılda Avrupa Hristiyanlaştırıldı, İkinci bin yılda Amerika ve Afrika Hristiyanlaştırıldı, üçüncü bin yılda ise, ASYA’yı Hristiyanlaştıralım” diyerek hedef göstermiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, Dışişleri Bakanlığımız ve istihbarat teşkilatlarımız daha iyi bilirler şüphesiz; topraklarımız üzerinde, çeşitli ad, unvan, etiket ve Sivil Toplum Kuruluşları ve benzeri yapılanma ve gruplarda 55 binden fazla misyonerin faaliyet gösterdiği ifade ve iddia edilmektedir.
26 Ağustos sabahı gün ağarırken topçu ateşimizle başlayan Büyük Taarruz, 30 Ağustos’ta gün boyu devam eden “Başkomutanlık Meydan Savaşı” nda Yunan ordusunun büyük bölümünün etkisiz hale getirilmesiyle taçlandırıldı. 9 Eylül’de İzmir’de Hükûmet Konağı’na çekilen bayrağımız bütün dünyaya bu toprakların ebedi Türk vatanı olduğunun ilanı anlamına geliyordu, bir nevi meydan okumaydı.
Sayın Okuyucularımız; 30′ u aşkın yayımlanmış kitapları bulunan, değerli dostumuz ve büyüğümüz (86) araştırmacı gazeteci yazar Sayın Oğuz ÇETİNOĞLU’nun, Bilgeoğuz yayınlarından çıkmış (2024) “MİSYONERLİK” adlı kitabını (246 sh.) dikkatle okudum.
DEM Parti’nin Eş Genel Başkanı sıfatını taşıyan Tülay Hatimoğulları’nın geçen hafta örgüt toplantısında yaptığı konuşma gazetelerde nedense yer almadı. Oysa Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi adıyla kurulan Komisyondan çıkması beklenen kararlara değiniyor, Öcalan için “ültimatom” olarak nitelendirilecek istekler öne sürüyordu. Anlaşılan bu süreci başından beri tanzim edip yürüten güç, bu tarz isteklerin toplumda yoğun tepkilere yol açacağını düşünerek konuşulmasını istemedi; komisyonun çalışmalarının tıkanmaması için bu tarz makyavelist çıkışlar daha epeyce bir süre sümen altına itilmeye çalışılacaktır.
Yarım asra yakındır işletmekte olduğum eczaneme her gün onlarca insan gelir.
1960’lı yıllara kadar gazetelerde pehlivan tefrikaları olurdu. Bu tür yazıların bir hayli de tiryakisi vardı. Millî sporumuz güreşle alakalı haberler gazete sayfalarını süslerdi. İnsanlarımız, güreşçilerimizin olimpiyatlardaki başarılarıyla memnun ve mesut olurlardı. Köy ve mahalle duvarları, şampiyon güreşçilerimizin büyük boy fotoğraflarıyla süslenirdi. Şampiyon olan, madalya kazanan, güreşçilerimizin sayısı azaldıkça güreşle ilgili yazılar ve tefrikalar da azaldı.

