Üç ay sonra Sinan Paşa sadrâzamlıktan azledilince, Kırım'ın önde gelen devlet adamları, Gazi Giray'ın tekrar han tâyin edilmesi için İstanbul'a başvurdular. İkinci Gazi Giray, tahttan ayrılışından 4 ay sonra tekrar Kırım Hanlığı tahtına oturdu. İkinci dönem hanlığı, 1608 yılına kadar 12 yıl 3 ay devam etti. Bu süre içerisinde de Osmanlı Devleti'nin hizmetinde oldu. Zaman zaman hizmetinde aksamalar, yetersizlikler gözlendi ise de sadâkatten asla uzaklaşmadı. 1602 yılında, mevsimin kış ve hava şartlarının çok ağır olmasına rağmen, İstanbul'un isteği üzerine ordusu ile Macaristan'a hareket etti. Kış mevsimini av partilerinde ve şiir yazmak, şiirlerini bestelemekle değerlendirdi. Kış bitip savaş hazırlıklarına başlandığında Osmanlı ordusundaki komutanlar arasında yaşanan sürtüşmeleri gerekçe göstererek Kırım'a döndü.
Kırım Hanlığı 1441 yılında kuruldu. 8 Nisan 1783 târihinde Ruslar tarafından işgal ve ilhak edilmesine kadar hanlık tahtı 75 defa (1) sâhip değiştirdi. (Melek) Hacı Giray, İkinci Gazi Giray, Sofu (Dördüncü) Mehmed Giray, İkinci Devlet Giray, İkinci Mengli Giray, Arslan Giray, Kırım Giray, Maksud Giray, Dördüncü Devlet Giray, Şâhin Giray; Kırım tahtına ikişer defa oturdular. Nur Devlet Giray, Mengli Giray, Canbek Giray, Üçüncü Mehmet Giray, Birinci Kaplan Giray, Üçüncü Selim Giray; üçer defa, Hacı Selim Giray ise dört defa han tahtına oturdular. Bu sebeple Kırım'da Hanlık tahtına oturanlar toplam 50 kişidir.
Soykırım müzesinin abidevî kapalı bölümünü ziyâret ettikten sonra, katledilen insanlara âit kemik yığınlarının bulunduğu kapalı (Azerbaycan Türkçesiyle ‘bağlı’) bölümü görmeyip bütün şehitlere duâ ederek müzeden ayrıldık. Öğle vaktine çok yakın bir zamanda Küba’nın târihinde önemli bir yer tutan ‘Cuma Mescidi’ olarak anılan câmiye giderek öğle namazını cemaatle edâ ettik.
1980 yılına girilirken Türkiye’de on yıl kadar önce başlayan yönetim ve asayiş sorunları giderek derinleşiyor, çatışmalar anarşiye dönüşüyor, devletin varlığı bile giderek sorgulanır hale geliyordu. Aslında bu ortam 12 Mart muhtırası döneminde oluşmaya başlamıştı.
Kıbrıs’ta yaşanan kavurucu sıcaklardan sonra adanın en güzel mevsimini, ‘’Sonbaharı’’ bulursun karşında…
Sayın Vâli Murad Yıldırım’ın telif ettiği kitapta; gidilen ve görülen yerlerin sâdece sosyal meseleleri hakkında değil, iktisâdî hayatları hakkında da derinlemesine bilgiler var:
‘ Gezdiklerim Gördüklerim ’ isimli kitapla, Emekli Vali ve Yazar Murat Yıldırım yıllarca gezip gördüğü farklı coğrafyalardan elde edilen birikimleri ve unutulmaz hâtıraları, fotoğrafları ile birlikte okuyucuya sunuyor. 13,5 X 19,5 santim ölçülerinde 262 sayfalık eser, aynı isimle okuyucuya sunduğu kitapların üçüncüsü olmakla birlikte birinci ve ikinci ciltleri de ihtiva ediyor.
07- 11 Temmuz 2025 tarihleri arasında Bulgaristan'ın Kırcaali bölgesine de yapmış olduğumuz tanıma ve kültür seyahatine ilişkin tespit ve değerlendirmelerimizi " Özü Türk, sözü Türk Kırcaali ve İzlenimler (1) ve (2) başlıklı köşe yazımızda dile getirmiştik.
Sadettin Turhan: Hepsi kabulümüzdür. Bağışlanan kitapları daha çok okul kütüphânelerine gönderdiğim için; roman, hikâye, deneme test kitabı, sözlük, atlas gibi kitaplar benim için daha kıymetlidir. Hiçbir kitabı atmıyorum onları da başka projelerde değerlendiriyorum.
Sadettin Turhan: Net olarak ‘ hayır ’ diyebilirim. Resmî kuruluşlardan destek almak mümkün değil. Yaptığımız işi bir vakıf çatısı altında gerçekleştirebilirsek belki cüz’i destekler bulunabilir. Tek başına şahısların yaptığı bu kabil hizmetler, doğrusu yardım ve destek bulunması için bir mânâ ifâde etmiyor. Ancak şahsî ilişkiler sebebiyle hayırsever şahıslardan az miktarda destek temin etmek mümkün olabiliyor. Sağ olsunlar projeyi gördüklerinde ve sosyal medyadan tâkip ettiklerinde yapılan işin ehemmiyetinin farkına varıyorlar ve ellerinden geldiğince destek veriyorlar. Hepsine kalbî teşekkürlerini sunuyorum.
Okullar, 8 Eylül Pazartesi günü yaklaşık 20 milyon öğrenciyle eğitim ve öğretime başlayacak. Eğitimde fırsat eşitliğinin sözde olduğu ülkemizde, Karayazı’da okuyan öğrenciyle, paralı kolejlerde okuyanlar aynı kulvar da koşacaklar.
Sadettin Turhan: Öncelikli olarak bu sözleriniz ve teveccühünüz için teşekkür ederim. Sizler gibi bu işe ehemmiyet veren ağabeylerimizin ve kardeşlerimizin olması hâlâ bir şeylerin yapılması için geç olmadığını ve değerli olduğunu hissettiriyor. Teşekkür ederim.
Türk Dünyası’nın dayanışmasından, birlikteliğinden, diplomatik trafiğinin hızlanmasından, gelişmesinden, sivil toplumdan destek almasından ABD ve Rusya rahatsız. ABD yönetimi emperyalist ve kibirli. Rusya gerek SSCB ve gerekse sonradan gerçekleştirilen BDT’na üye Türk Cumhuriyetlerinin dayanışmasına bile karşı.
Nuri GÜRGÜR Demokrasi ve kurumları Türk ve Müslüman ülkelere çok geç geldi. Kanun-i Esasi ve 2. Meşrutiyetin ilk döneminde bizde bazı adımlar atılmış olsa da tablo uzun süre değişmedi. Egemenliğin millete ait olduğu ilkesinin benimsenmesine, Büyük Millet Meclisi’nin her dönem seçimle oluşmasına, çok önemli yapısal reformlar yapılmasına rağmen devlet 1946 yılına kadar “tek partili cumhuriyet“ olarak kaldı.
Prof. Dr. SADIK KEMAL TURAL 1946 yılında Kırıkkale’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini aynı şehirde tamamlayıp fark derslerinin imtihanını vererek İlk öğretmen okulu diploması aldı. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Meslek hayatına Kırıkkale’de Ortaokul Türkçe öğretmeni olarak başladı. 1972’de, Hacettepe Üniversitesi’nde Türkçe dersleri öğretim görevlisi, 1973’de asistan, 1978’de Edebiyat Doktoru, 1982’de Yardımcı Doçent’, 1983’de Doçent, 1988’de Profesör oldu.
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde Afrika’nın orta yerinde yırtıcı hayvanların yaşadığı büyük ormanlarda yaşayan insanlarda varmış. Bunlardan biri de Dertsiz ailesiymiş bu aile Afrika’nın yerlileri gibi zenci değillermiş. Beyaz tenli iki çocuklu olan bu aile uzun yıllardır burada yaşamaktaymış.
S K TURAL: İslâm kavramı, şüphelerden, ayrışmalara yatkınlıktan kurtularak Allah’a teslim olmuşluk demek değil mi? Hem Kur’ân’da yer alan, hem hadislerde bulunan hükümler, ayrışmayı, yasaklamıyor mu? Tefrika kelimesi ayırma, bölme, ayrışma, parçalama anlamlarınagelir. Allah’ın Cebrâil aracılığı ile nebi ve resûllere bildirdiği mutlak hükümler konusunda farklı düşünmekten veya yorumlamaktan doğan ayrılmalara, ayrışmalara tefrika denir.
S.K. TURAL: İnsanları doğruya, güzele, iyiye, faydalıya, şerefliye ve ahlâkîye çağırma ve bunda etkili ve başarılı olma çok zordur. Günümüzde bir doğrunun bilinmesini ilke sayan bir iletişim ağı da öyle bir ağda söyledikleri geniş yankı bulan bir model şahsiyet de yok.
S K TURAL : Tarihçinin yazdığı eserleri öncelikle alan uzmanları, sonra da tarih öğretmenleri ile sayısı çok az olan aydınlar okur. Bilgilerini yenilemek veya gözden geçirmek adına alan uzmanlarının yazdıklarına başvurmak, çok özel bir ihtiyaç seviyesidir.
83'E DOĞRU Yaş, sekseniki: Bir Ocak ikibin yirmi beş! Hesap, seksenüç ise, uykudan uyan kardeş!..

