Dört kitaptan oluşan, ‘ Ziya Gökalp Külliyatı ’ diyebileceğimiz serinin dördüncü kitabı Oğuzhan Cengiz tarafından yayına hazırlanmıştır. Diğerleriyle aynı ölçüde ve 360 sayfadır. Önceki kitaplarla oluşan ‘ Ziya Gökalp dehâdır ’ kanaatini doğrulayan ve pekiştiren kitap, diğerleri gibi bilgi hazinesidir.
Prof. Dr. Sadık K. Tural: Arap diline ait -ki Kur’ân’da da böyle geçer- e satîril evvelîn ifadesi, tarihlendirilenemeyecek devirlerde geçtiği düşünülerek anlatıla gelen olaylardır. Bu türden olaylarda rol alan kahramanlar ve anti kahramanlar insanüstü güçlere sahiptir.
Dev projenin diğerleriyle aynı ebatta, 400 sayfalık 3. Cildi, ‘ Türk Medeniyeti Târihi / Hars ve Medeniyet ’ adı ile Oğuzhan Cengiz tarafından yayıma hazırlandı.
Prof. Dr. Sadık K. Tural: Cehâlete karşı çıkmak için, yanlışın yayılmasını önlemek için, hem duyarlı hem de bilgili olmak gerekir, sanıyorum. Tarihî şahsiyetler, olaylar, mekânlar, durumlar ve eşya konusunda gülünç sayılacak hatalar ayrı, çirkin ve ayıp, kötü niyetli, kirli bilgi yayma özelliği taşıyan saygısızlıklar ayrıdır.
Mâhir Ünlü’nün yayıma hazırladığı 13, X 24 santim ölçülerindeki 224 sayfalık kitapta, Ziya Gökalp, Kızıl Elma ve Altın Işık isimli eserleriyle Türk milletine yeni ufuklar açıyor, yeni hedefler gösteriyor.
Prof. Dr. Sadık K. Tural: Anlatanın veya yazanın şahidi olmadığı zamanlara ait muteber kaynaklara dayanan ‘geçmiş bilgisi’ne tarih diyoruz. Geçmişe ait bilgiyi tartışması az, taraflılıktan uzak olma şartlarını taşıyan bir yapı ile teferruattan arındırarak yazma işlemine tarihçilik denilebilir.
Ziya Gökalp (1876-1924) ‘ Türkçülüğün Esasları ’ isimli eseri ile anılır. O, ilk Türk sosyoloğudur. Sosyolojiyi, ilmî bir disiplin hâline getiren Fransız sosyoloğu Emile Durkheim'ın (1858-1917) görüşlerini zaman zaman aynen tercüme etmiş, zaman zaman da Türk milletinin düşünce sistemine, Türk Devlet anlayışına uygun yorumlarla Türk sosyolojisinin kurucusu unvanını elde etmiştir.
Dr. Tural: Sormak, seviyeli sorulara cevap aramak yetişkin olmanın da bilimin, bilgeliğin ve sanatın da ön şartıdır. Sosyal adaletli bir hayat isteyenler, dışa bağımlılığı kabul etmeyenler, başkalarınca sömürülmeye razı olmayanlar soru sormayı bir hak, cevap aramayı bir görev konumuna taşımalıdır. Yeni bilgi ve teknolojinin, yeni eserlerin üretilmesi ve yeni kavramlara bağlı ihtiyacın giderilmesi soru sormayı hayatın en vazgeçilmezi yapmaktan geçer.
Prof. Dr. Sadık Kemal Tural: Oğuz Beyefendi, Allah sizden râzı olsun; kimseyi kıskanmadan böyle bir faâliyette bulunmanız, fevkalâde mühim ve hayırlı bir hizmettir. Aklımızın erdiğini, dilimizin döndüğünü, doğru saydığımızı söylememize aracılık etmeniz, birçok kişiyi ve pek tabiî ki beni minnet altında bırakıyor. Çok teşekkürler ederim.
Şu LGS sınavlarına giren öğrencilerimizde ve ailelerinde tempolu bir heyecan yaşanmakta. 2025-2026 eğitim öğretim döneminde, okulların lise birinci sınıflarının öğrencileri şu sıralarda kesinleşmeye başlamakta.
T(ı)ramvaya veya belediye otobüsüne binmemişseniz; kahvehânelerin buram buram duman püskürten havasını seyredip ve ne olduğu belirsiz gürültüsünü duymamışsanız, ‘bir başka bakışla yeni Türk sosyolojis i’ni çözmeniz mümkün değildir.
*Öğrendim ki… Öğretmek, iki defa öğrenmektir. (Mehmet Kâmil Berse’den
Târihçi Fâtih Dalgalı’nın hazırladığı 12 X 19,5 santim ölçülerindeki 419 sayfalık eser, hâtırâ kitabıdır. Fakat farklı bir hâtırâ kitabı…
PKK’nın Öcalan’ın isteği doğrultusunda kendini feshedip silah bırakma kararının anlamı, muhtemel sonuçları ve etkileri konularındaki belirsizlikler sürecin başından beri giderilmiş değil. Terör örgütünün geçen hafta K.Irak/Süleymaniye’de KCK eşbaşkanı sıfatını kullanan Besi Hozat’ın liderliğindeki 30 militanın gösterisi, bir gün sonra KCK/PKK sözcülerinin yaptığı açıklamalar süreçle ilgili yapılan iyimser yorumların çok erken olduğunu gösteriyor; fakat bu ifadeler bir iki gazetenin dışında medyada haber olarak bile nedense yer almadı, hiç konuşulmadı.
19 Kasım 2015 Perşembe günü saat 11 sularında ESKADER'in kapısını aralayıp içeri süzüldüğünde hızı kesilmiş, bütün heybeti ve şirinliği budanmıştı adeta. Selâm verdi, bir sandalyeye ilişti. Yüzü safran gibi, mahzun ve melül... Gözleri bulutlanmış, ha yağdı ha yağacak. Göğsünde yaralı bir serçe çırpınıyor. Benim ürkek bakışlarımı avcuna aldı; usul usul, yutkuna yutkuna titreyen dudaklarından şu mısralar akıp geldi:
Eserdeki üçüncü hikâye kitaba isim olmuştur: ‘ Kiziroğlu Mustafa ’
"Hangisi nasıl yazılır"mış? Ey TDK, her boyayı boyadın, bir fıstıki yeşil mi kaldı? Güzel ve doğru Türkçeyi bulma gayretlerinde TDK ne yapıyor? Havan dövücünün hınk deyicisi olabiliyor, havanda su dövüyor.
Refik Özdek’in ‘ Kiziroğlu Mustafa ’ isimli kitabının ikinci hikâyesi ‘ Şâkir’den Al Haberi ’ adını taşıyor ve 44-79 sayfaların okunmasını mecbûurî hâle getiriyor.
Türklüğün binlerce seneden beri devam eden mâcerâsını düşünmek insanı hiç değişmeyen bir neticeye vardırıyor. Türkler Müslüman olmadan önce de Müslüman olduktan sonra da faziletliydiler, eşsiz bir cesarete sahiptiler. Vatanseverlikte onlarla hiç kimse yarışamazdı. Müslümanlığı tedricen ama kendi arzuları ile kabul etmişlerdi.