Başkan Trump’ın Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi olarak atadığı Thomas Barrack görevlerine başladığı günden beri deneyimli bir diplomata yakışmayacak açıklamalar yapıyor.
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde pire berber, deve tellal iken ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken vur vuranın kır kıranın destursuz bağa girenin hali harapmış. Gittim gittim az gittim uz gittim dere tepe düz gittim. Dönüp arkama baktım bir arpa boyu yol gitmişim yine masal dünyasındayız.
Aşağıdaki yazı, 1985 ve sonrası yılların önemli bürokratlarından Aytuğ İzat'ın web sayfasında yayınlanmıştır.
“Türkçe yazıldığı gibi okunan” ve “okunduğu gibi yazılan bir dil” olduğuna göre, başlık olarak yazdığım bu kelimeyi (K-A-T-İ-L) diye okumaktan başka çâremiz yoktur.
Hasan Ali Polat ve Osman Akandere’nin telif ettiği kitap 13,5 X 21 santim ölçülerinde 316 sayfadır. Arka kapak yazısı:
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in atama bekleyen öğretmenlerle ilgili olarak; “ Sınavı kazanamadıkları için atanamıyorlar, gidip merdiven altı kurs açıyorlar ” söylemleri eğitim çevrelerinde farklı tartışmalara neden oldu.
7- 11 Temmuz 2025 tarihleri arasında Bulgaristan'ın Kırcaali bölgesine yaptığımız kültür ve tanıma seyahatimizde tanıdığımız edebiyatçı öykü yazarı Sn. Durhan ALİ Bey'in bize hediye ettiği "Kaybolan Mezar" adlı hikâye kitabını okuyorum." HARMANDA" başlıklı kısa öyküsü bize hem düşüncelere hem de üzüntülere sevketti.
Hastanelerimizin kuruluş bilgilerine baktığımızda ilginç hikayelerinin olduğunu g ö r ürüz. D ü nya G ö z Hastaneleri halen başta Ankara ve İstanbul olmak ü zere 12 ilimizde 21 şubesi ve yurt dışında da toplam 10 noktada bulunmaktadır. İstanbul'da 1996 yılında başlayan bu zincir hastane gurubu, Dr. Akın Yılmaz G ö z Hastahanesi’ni 2008 yılında devralıp, İzmit D ü nya G ö z olarak hizmete girmesi ile şehrimizde de çalışmaya başlamıştır.
Bu iklimi oluşturan valimizden, öğretim elemanlarından ve memurlardan, buraya koşan yüce gönüllü şairlere kadar her ruha, binlerce selâm olsun.
Andrew Newberg ve Mark Robert Waldman “Kelimeler Beyninizi Değiştirebilir” adlı kitabında herhangi etkili bir konuşma için 12 strateji geliştirmiştir. İşte bu önemli stratejilerden bir demet: Yavaş bir ses, endişeli bir kişi üzerinde sakinleştirici etkiye sahiptir. Yüksek ve hızlı bir ses ise heyecan, öfke ve korku uyandırır.
Ne umursamaz olmalı Ne de pireyi deve yapmalı Bir ömür adına program yapmalı,
Dua ve dilekten, küfre; sevgiden nefrete, özlemden, kaçışa, günlük anlaşmadan bilime, sokak argosuna kadar bütün ifade kalıplarına damla damla sızan, bu damlalarla kültürümüzü zenginleştiren bir Türkçe var.
Dünya ve insanoğlu yaratıldığından beri, güçlü olan herkes ve her millet, kendisinden daha az güçlü olanları kontrol altında tutmak istemiştir. Bu isteğe eskiden kaba kuvvetle, silah gücüyle ulaşılıyordu. Günümüzde zekâsını kullanarak gizlice yapanlar olduğu gibi, eski metodu tercih edenlere de rastlanmaktadır.
Bir zevk karmaşasının göze, kulağa, dile, damağa, kokuya ve cilde dayalı uyarım kirlenmesiyle iç içeyiz. Duygularımız ve düşüncelerimiz de zevklerimiz de kirlenmekten kurtulamıyor. Televizyon kanalları, bu kirlenmeyi hem karşı çıkılmaz gibi gösterdi hem de besleyip çoğalttı. Müzik parçalarının güftesine, söz kısmına bakmamız yeterli… Bestede, güftede, icrâ sırasında bile insanın bayağı duygularını ve bayağılaşmasını, utanmadan söyleyebilen, kalbinin kapılarını değil, bedenini açan bir çirkinleşme, şiirsizleşme.
Sadık Tural, 16.600 adet kitap ile 11.100 adet süreli yayından oluşan kütüphanesinin 15.000 adedi ile dergi koleksiyonunu S. Tural adını taşıyacağı taahhüdüne dayanarak Çankırı Karatekin Üniversitesi’ne bağışladı. Eski Harfli Türkçe 1500, el yazması 30’a yakın eser ile 2000’e yakın yeni harfli kitabı Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi’ne Haziran 2020 târihinde teslim olundu.
Şiirin oluştuğu rahme düşen ilk uyarım, ilk öge, duygudur. Duygu nedir? Kalbi saran incecik damarları büzüp büzüp bırakan, kalp atışlarını değiştirip beynimizdeki salgı merkezlerinin her türlüsünü harekete geçiren hâlin adına duygu denir. Şiir denilen varlığa dönüşecek olan cenin’i oluşturan, duygu… İnsanı bir örsün altında bir çekiçle döve döve biçimlendiren hâlin adına duygu denir: Sevgi, şefkat, merhamet, tutku, nefret, özlem vs. bunlar duygu…
SADIK KEMAL TURAL Beş çocuklu bir ailenin ilki olarak 07.07.1946 târihinde Kırıkkale’de doğdu. (Resmî kayıt 1 Mart 46) İlk, orta ve lise öğrenimini doğduğu şehirde tamamladı. Fark derslerini vererek Samsun İlköğretmen Okulu’nu bitirdi. DTCF’de başladığı yükseköğrenimini, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde tamamladı.
Şair, bir dilin imkânlar ülkesini adım adım dolaşmış, şiir denilen bilgi ülkesinde yaşayıp kendisinin ifade edilmesini gerekli saydığı bir dertle yanmış, kendisini başkalarının, bizim adımıza yakmış insana şair denir.
Tural Hoca’nın eserlerinde çokça kullanılan kelime ‘ Kavram ’dır: ‘Târih’ kavramı, ‘Anlatmak’, ‘Kahramanlık’, ‘Destan’, ‘Takhiye’ ve diğerleri…
Sevmek, yaradılanı Yaratan’dan dolayı sevmek… Bir varlığı, duygularının merkezine yerleştirmek anlamını taşıyan sevmek, sevilen ile seven arasındaki mutlak hesapsızlıktır… Vali, bir beldenin, yerleşim yerinin insanlarını, bir menfaat beklemeksizin seven, onların beklentilerine cevap vermeye çalışan en yüksek idareci... Esas aldığı değer, sevmek ve sevilmek; bunlara dayanarak hizmet etmek...