Katil İsrail, ağa babası ABD desteğiyle iki yıldır Gazze’de taş üstünde taş bırakmadı. 50.000 ‘den fazla insanın öldüğü, açlığın sefaletin kol gezdiği Gazze’de ki trajedi, dünyanın gözü önünde yaşandı.
“Kitapsız yaşam kör, sağır ve dilsiz yaşamaktır.” Seneca
Veli T âhir Erdoğan Hoca Efendi’nin ‘ Çocuklara Şifa Olsun ’ isimli kitabı 16 X 24 santim ölçülerinde, 100 gram kuşe kâğıda renkli olarak basılı 103 sayfadır. Arka kapak yazısında anne ve babalara hitap ediyor:
Diğer bilgiler de şöyle: *Hangi gıdayı eksik alırsak, hangi ârıza çıkar? *Gıda okuryazarlığı nedir? *Katkı maddeleri hakkında önemli açıklama. *Vücuda düşman olan, alınmayacak gıda maddeleri… *Alınması gerekenler… Devamında, cevapsız soruların cevapları…
Zekâtta nakit ödeme yapmak daha makbul olmakla birlikte mal vermek esastır. Parası olmayanlar mallarının zekâtını o malların cinsinden aynî olarak ödeyebilirler. Ramazan-i şerifte bunun sevabına nail olmak için Müslümanlar ticarî mallarının kırkta birini aynî olarak ayırıp bizzat kendileri de verebilirler zekât ile ilgili güvendikleri bir kuruluşa teslim edebilirler. Hemen dağıtacak yer bulamayanlar, zekâtı vekâleten kabul edecek bir kuruma teslim ederlerse o kuruluş sonradan bu zekât mallarını fukaraya daha geniş bir zaman içinde ve daha güvenli bir şekilde dağıtabilirler.
*Hz. Muhammed (SAV)'in hadislerinden, yaşayışından ve yapılmasına izin verdiği hususlardan kaynaklanan tıbba dâir tavsiye ve uygulamalara verilen addır. Bu bilgiler Kütüb-i Sitte olarak bilinen en önemli 6 hadis kitabının “ Kitâbü't-Tıp ” başlıklı bölümlerinde yer almaktadır.
İnsan zihni genellemeyi çok seviyor; hâlbuki en tehlikeli hüküm verme yolu her şeyi bir torbaya doldurmak, herkesi aynı terazi ile tartmaktır. Bu tehlikeli duruma karşılık bir söz sanatı var ki onu kullanırken tehlike aklınıza gelmez: Tekil olanı veyâ tekil gibi söyleyerek çokluğu/çoğunluğu kastetmek, düşündürtmek, çok olana bağlı çağrışımlar oluşturmak, mecâz-ı mürsel sanatını oluşturur. Bu türden genellemeler mâkul, meşrû ve mecazlı ifâde sayılır. Bir örnek de bunun için vermeliyiz:
Çocuklar tatil bitmesine az kaldı. Okulumuz bir hafta sonra açılıyor diye konuşurlarken mutluluk kafesindeki hoparlörden Aslan Kral Güçlü'nün sesi duyulur. -Sevgili çocuklar okulunuzun açılacağı son haftaya gireceğiz. Bu son hafta için de hep beraber uçurtma şenliği düzenleyelim.
Eserlerin yazarı, ’Şifa Olsun ’ isimli birinci kitap için arka kapak yazısında şu bilgileri veriyor:
Diğer yandan İslâmiyet’e giren Türk soylu halklarda bu inanç ve uygulamalar Hz. Fatma ile bağlı olarak yaşaya gelmiştir. [1] [1] Hz. Fatıma’nın ellerinin, nefesinin, duasının şifa verici, bereket kazandırıcı olduğuna inanmak Türk soylu halklarla mı sınırlı, bunu bilemiyorum; ancak hem Türkiyede hem Türk soylu halklar yurdunda bizzat şahidi olduğum bir uygulamaya (ritüel demeye dilim varmıyor) işâret etmeliyim: Hasta, şifacı, el almış, ocaktan olduğu bilinen orta yaşlı bir kadının önüne sırtı dönük oturur. Başta üç kere, “Benim elim değil, Fatıma anamızın eli, sayrılık gitsin, albızlar, alkızlar gitsin biiznillah, inşallah… Fatıma anamızın yüzü suyu hürmetine, duası hemen kabûl olan ulu kişiler yüzü suyu hürmetine, elim benim değil Fatıma Anamızın eli, şifâ Allah’tan…” diye üç kere deyip sonra Kur’an’dan, İsrâ suresinin, anlamı, “Biz inananlar için öyle bir Kur’ân indirmekteyiz ki, o büyük bir şifâdır ve yüce bir rahmettir” olan 82. âyetinin Arapçası ile Şuarâ Suresi’nin 80 ve Nahl Suresi’nin 69. âyetini -ki bunlar toplam 23 kelimedir, Fâtihâ kadardır- okuyorlar; ardından üç kere yine “Benim elim değil, Fatıma Anamızın eli…” duasını takrarlayıp bu esnâda da hastanın başını yüzünü omuzlarını sırtını sığıyorlar. Türkçedeki sığamak fiili oldukça zengin anlamlı ve işlevlidir…
Ülkemizde Cuma namazını eda edenler bilir ki, 2024 yılı itibariyle 89.817 ye ulaşan camii şeriflerde, farzdan evvel minbere çıkan, hutbeyi irat eden İmam- Hatipler, Kur’an-ı Kerim' in Nahl Suresi 90. Ayetinin önce Arapça metnini, sonrasında da Türkçe mealini okuyarak cemaate hatırlatma yaparlar. Ayet- i Kerime in meali şöyledir: *Muhakkak ki Allah C.C. size adaleti, iyilik etmeyi ve akrabaya yardımı emreder, ahlaksızlığı, kötülüğü ve azgınlığı da yasaklar. Dinleyip tutasınız diye size öğüt verir*
Analar şiirinde, Bâkiler’in çektiği fotoğraflara yansıdığı kadarıyla ‘anne’lerin altı ayrı görüntüsü vardır: Garibin annesi, fakirin annesi, şâirin annesi, şâirin kayınvalidesi ve şâirin çocuklarının annesi.
Bunalımlı veya depresyonlu kişi morali bozulmuş ve çökmüş bir insandır. Bunalımlı kişi, dünyaya olan ilgisini kaybeder. Tamamen kendisine döner ve kendi derdiyle uğraşır. Bu duruma neden düştüğünün sebebini bulmak için kara kara düşünür. Bu süreçte etrafındaki güzellikleri ve kendisine yardımı dokunacak insanları göremez.
Kur’ân’ın hikmetlerinden birkaç örnek verelim:
Arapların putlara Perslerin ateşe taptıkları dönemden 800 sene önce, bir ve tek olan Tanrı’ya inanan Türk Hun Hükümdarları şu duayı okurlardı:
Bir insanı hayata getirip ( doğurup ) veyâ o ölçüde sâhiplenip, bebek, çocuk ve ergeni yukarıda sıraladığımız korkulardan kurtarabilecek, onun en yetersiz, güçsüz ve beceriksiz zamanlarında ihtiyaçlarını karşılamayı üstlenecek insan, annedir… Gerçekten duru ve temiz sevgi, karşılıksız şefkat, beklentisiz himâye (arka çıkma, dayanak olma, sâhip çıkma) ve çâresizliğin sınırlarını zorlayan bir fedâkârlık, analık duygusunun hikmetleridir.
Terör örgütü PKK yanlılarından bir grup kadın ve partililer Türkiye'nin Gazi Meclisinin çatısı altında DEM toplantısına organize şekilde katılıp Öcalan’ı destekleyen Kürtçe slogan attılar. DEM, terör örgüyle ilişkili partiler zincirinin son halkası.
Yavuz Bülent Bâkiler’in bu şiirinin oluşturucu kavramı ana , tema sayılacak çerçevesi ise analık duygusu ’dur. Annelik duygusuna bağlı psikososyolojik değer ve davranışların, şiirin bütün hücrelerine yansıdığı görülüyor.
Karanfil sokakta Bir ev vardı mavi boyalı İçindeki örtüler hep İğne oyalı

