Tahsin Yıldırım’ın yayına hazırladığı kitap 13,5 X 21 santim ölçülerinde ve 206 sayfadır. Eserin arka kapak yazısı:
Farklı estetik ve işlev beklentilerini karşılamak üzere farklı malzemelerden en uygun ölçü, oran, biçim ve renk kullanılarak bir eser var edilmektedir. Bir işlemin inceliklerini edinerek uygulamaya konulup ‘ eser var etme’ başarısı, söze dayalı olanlar gibi, mûsıki, mimari, resim, heykel için de geçerlidir. Sanat, Rabb’in yarattığı malzemeyi, mevcut modellerden yararlanarak estetik heyecanlar adına oluşturulan ve yeni sayılan bütünlüklerdir.
İnsan ve Malzeme İlişkisi İnsan, tabiatta bulunanlardan ürettiği (îmal, mâmul) malzeme ile ihtiyacını giderdiği, işine yaradığına inandığı bütünlükler meydana getirmektedir. Pratik aklın ürettiği malzeme ve bütünlükler yanında analitik-akademik aklın ürettiği malzeme ve bütünlükler, ayrı birer alandır.
Erzurum gravürlerinde Yakutiye Medresesinin yakınında bir çeşmenin varlığından haberdarız. Rivayet edilir ki bu çeşmenin altın kaplamalı güzel bir tas’ı varmış.
Malzeme Oluşturma ve Yaratan Herhangi bir varlığı meydana getiren parçacıklara malzeme denilir. Malzeme, g erekli olan düşüncesine dayalı her türden parça veya bütünlüğün genel adıdır. Malzeme, maddî ve/veya manevî bir varlığın yapılanmasında yeri bulunan, en küçüğünden en büyüğüne kadar oluşturuculuk işlevli parçaların her birinin ve/veya tamamının niteliğidir. Gerekli olan parçacıkların iyi, sağlam, güvenilir, uygun, sağlıklı ve güzel olanı seçebilip, uygun yere yerleştirip bütünlük elde edenler, malzeme bilgisine hâkimdir.
Alevî-Sünnî meselesi İslâm Âlemi’nin gündemine, milâdî takvime göre 10 Ekim 680 târihinde (hicrî takvime göre 10 Muharrem 61’de) Hz. Hüseyin ve ailesi fertlerinin Emevîler tarafından şehit edilmesiyle yerleşti. Kabirlerinin bulunduğu yer olması sebebiyle ‘ Kerbelâ Hâdisesi ’ olarak anılır. O târihte Türkler henüz Müslüman olmamıştı. Bu sebeple Türklerin, Kerbelâ Hadisesi ile en ufak bir ilgisi yoktur. Fakat garip bir tecellidir ki… Alevî-Sünnî meselesi denilen pranga Türklerin ayağına takılmıştır.
Rabbimize şükürler olsun, bir İslam Ülkesinde ve mü'min bir ana- babadan dünyaya gelmişiz. Akil baliğ olunca, ömür boyu yaşayacağımız, Yüce dinimizin tüm gereklerini öğrenmemiz gerekiyordu.
Bir varmış bir yokmuş iki varmış ama üç yokmuş, kaybolmuş. Biz sayıları bırakalım da masal ülkesine gidelim. Masal ülkesinde bulunan mutluluk ormanında bütün hayvanlar uyum içinde yaşarlarmış.
Bilgeoğuz Yayınları ’nın sâhibi velût ve seçkin yazar Oğuzhan Cengiz , Türklerde Bozkurt isimli 13,5 X 21 santim ölçülerindeki 160 sayfalık eserinde; Türk târih ve millî kültüründe en önemli yere sâhip olan Bozkurt hakkında az bilinen, değişik ve farklı bilgiler yanında, pek çok okuyucunun kolayca ulaşması mümkün olmayan bilgiler sunuyor.
Zaman, dağların sırtındaki kar gibi eriyip gidiyor. Çocukluk yıllarımızda farkına varmadığımız zaman mefhumu, yaş kemale erince kendini iyice hissettiriyor.
Güzel yaşanmışlıklar çabuk bitermiş. İnsan, sahip olduğu kıymetlerin değerini, elden çıktığında anlıyormuş. İşte mübarek ramazan ayı da bütün güzellikleriyle sefalar getirdi. Hanelerimize, en çok da gönüllerimize misafir oldu, sonra da bir çırpıda bitti. Yüreğimizi hüzün kapladı bir nebze.
Mustafa Akgül: Halk arasında fitre de denilen sadaka-i fıtır, ‘ sadaka ’ kelimesi ile ‘ iftar etme , Ramazan Bayramı ve yaratılış ’ mânâsındaki ‘ fıtır ’ kelimesinin bileşiminden meydana gelmiştir. Sadaka-i fıtır, dinen zengin olarak Ramazan ayının sonuna yetişen Müslüman bir kişinin belirli kimselere vermesi vâcib olan bir sadakadır.
Günlük yaşantımızın her hangi bir yerinde: - Dinimize. - İnancımıza. - Ahlakımıza.
Dinimiz İslâmiyet’te mübârek gecelerin en kıymetlisi Kadir Gecesi’dir. Çünkü yüce kitabımız Kur’ân-ı Kerîm bu gece indirilmeye başlanmıştır. Hangi günün gecesinde olduğu kesin olarak belli değildir. Ekseriyetin ittifakına göre Ramazan ayının yirmi ile otuzuncu geceleri arasında bir gecedir.
Devletin "sanrı"sı hangisi? Doğrudan Devlet Destekli TDK, "Dil Devrimi" ve RİT (Resmî İkāmeli Türkçe) politikasının uydurup buydurduğu bir kelime...
Ramazan ayının geleneksel iftar davetleri, ekonomik sıkıntılara ve tasarruf tedbirlerine rağmen hız kesmeden sürüyor.
Tanpınar; “Şiirin Niteliği” başlıklı yazısında, “Şiir yazıldığı dilin içindedir. Tercüme ile sevilen şâir hemen hemen yoktur” der.
Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali, yüzden fazla mesai arkadaşı ve bazı ilçe belediye başkanları hakkında geniş bir takibat başlatılması, tutuklanması, mal varlığına el konulması siyasi tarihimizde, demokrasimizde her zaman dönüm noktası olarak anılacak olağanüstü bir uygulamadır; bunun çeşitli yönleriyle, toplum üzerindeki psikolojik etkileriyle ayrıntılı şekilde planlandığı anlaşılıyor.
*Öğrendim ki… İnsan ne varını yer bitirir ne sözünü der bitirir. (Şerif Aydemir’den)